ORGANICKID BLOG

  • Mayıs 05, 2025

    Kar keyfi, evde geçen sıcacık akşamlar ve okul günleri… Kış ayları hem sizin hem çocuğunuz için çok güzel geçse de bu güzel beyaz mevsimin de bir kusuru var elbette. Kış hastalıkları!

    Soğuk havanın yüzünü göstermesiyle birlikte ortaya çıkan soğuk algınlığı, grip, nezle, farenjit gibi rahatsızlıklar, toplu mekânlarda hızla salgın haline gelebiliyor. Kışın keyfini çocuğunuzla birlikte sağlıkla geçirebilmek için toplu taşıma, servis ve okul gibi yerlerden gelecek hastalıklara karşı en büyük silahınız, direnç artırıcı bir beslenme düzeni olacak.

    Çocuğunuzun kış hastalıklarına karşı dirençli bir bünyeye sahip olması için yeterli ve dengeli bir beslenme çantası ona okulda da güç katacak. Metabolizmayı güçlendirmek ve hastalıklara karşı önlem almak için kış aylarında sağlıklı, vitamin içerikli ve besleyici bir menü, lezzetiyle de çocuğunuzun iştahını kabartacak.

    Meyvenin gücü adına!

    Rengârenk meyveler, yaz aylarında olduğu gibi kış aylarında da ideal sağlıklı atıştırmalıklar olarak beslenme çantalarındaki yerini almalı. Hastalıklara karşı önlem almada büyük önem taşıyan C vitamini ve antioksidanlar, özellikle turunçgiller gibi kış meyvelerinde bolca bulunarak anneleri mutlu ediyor.

    Küçük atıştırma sürprizleri

    E vitamini, kış ayarında en çok ihtiyaç duyulan güçlü bağışıklık sistemi için çok yararlı. Çocuğunuzun beslenme çantasında küçük bir lezzet sürprizi olmasını isterseniz, bir miktar fındık gibi kuruyemişi tercih edebilirsiniz. E vitamini ayrıca yeşil yapraklı sebzelerde de bolca bulunuyor. Bu sebzelerden yapacağınız yemekleri de uygun saklama kapları kullanarak beslenme çantasına koyabilirsiniz.

    Güneşin eksikliği onu etkilemesin

    Yaz aylarında bol bol yüzünü gösteren güneş, kış aylarında kendini özletiyor. Güneş ışınlarının azalması ise vücudun D vitamini ihtiyacını artırır; çünkü besinlerde pek fazla bulunmayan D vitamini, güneş ile birlikte deri tarafından üretiliyor. Kış aylarında D vitamini ihtiyacını dengelemenin en iyi yolu ise balık tüketmek. Besleyici özelliği ve faydaları tartışmasız balık, D vitamininin yanı sıra kalsiyum, fosfor, selenyum, iyot gibi mineraller ile em bağışıklık sistemini güçlendiriyor hem de çocuğunuzun kemik ve diş gelişimine katkıda bulunuyor. Eğer balığı tabak yemeği olarak servis etmek istemezseniz, pratik bir seçenek olan ton balıklı sandviçi tercih edebilirsiniz. Bu sandviçi domates ve turşu gibi ek lezzetlerle renklendirerek çocuğunuzun iştahla yiyeceği bir menü yaratabilirsiniz.

    Sebzelerle arasına mesafe koyuyorsa…

    Kış sebzeleri genellikle çocukların tercih edeceği türden lezzetler değil. Zaten sandviç gibi yiyeceklere eğilimi olan ve sebze sevmeyen birçok çocuk, özellikle kış mevsiminde çoğu sebzeyi reddediyor. Bu yiyecekler için ısrarcı olmak ve zorla beslenme çantasına koymak işe yarar bir tutum olmayacaktır. Bu tutumunuz sonucunda ya çocuğunuzun o sebzeye karşı nefreti artar ya da okulda o yemeği yememenin bir yolunu bir şekilde bulur. Bunun yerine, bu sebzeleri daha cazip formlarda sunmanız işinizi kolaylaştırabilir. Çocuğunuza yedirmek istediğiniz sebzeleri, onun seveceği yiyeceklerin içine rendeleyerek ekleyebilirsiniz. Örneğin çocuğunuz karnıbahar sevmiyorsa, yoğurdun içine birkaç baharat veya ceviz gibi lezzet artırıcılarla birlikte ufak parçalar halinde karnıbahar ekleyebilirsiniz. Ya da ıspanağı reddeden çocuğunuza ıspanaklı krep, börek gibi cazip lezzetler sunabilirsiniz. Bu tip cazip sunumlarla ön yargılarını yıktığınız çocuğunuz, damak tadı alıştığında sebze yemeklerini tüketmeye de tepkili yaklaşmayacaktır.

    Bağışıklık sistemini güçlendirerek koruma sağlamak için çocuğunuzun severek tüketeceği şekilde cazip hale getireceğiniz menüleri yanına, taze meyve suları veya süt de eklemelisiniz. Ancak meyve sularını hazırladıktan son kısa sürede tüketmek gerektiğinden, meyve suyu yerine süt tercih etmeniz daha iyi bir seçenek olacaktır. Ayrıca çocuğunuzun sağlığı için, sevgiyle hazırladığınız bu beslenme çantası menülerinin yanına, “Afiyet olsun!” gibi minik sürpriz notlar da ekleyerek çocuğunuzun aldığı lezzeti kat kat artırabilirsiniz!

    Beslenme çantası, Turunçgiller, Sebze sevmeyen çocuklar, Direnç artırıcı beslenme, Metabolizma güçlendirme,Kalsiyum
  • Mayıs 02, 2025

    Bugüne dek hem mevsim şartlarına uyum sağlaması hem de her zaman stil sahibi bir bebek olması için çocuğunu kendi ellerinizle giydirdiniz ama artık, bunu kendisinin yapma vakti geldi!

    Onun için özenle seçtiğiniz kıyafetleri, çocuğunuzun kendi çabasıyla giyebilmesi elbette sabır ve yaratıcılık isteyen bir süreç. Ve siz bu süreci onunla eğlenerek geçirebilirsiniz.

    Çocuğunuzun yaşı büyüdükçe kazanacağı yetilerin en keyiflilerinden biri olan kendi başına giyinebilme, çocuğunuzun diğer tüm yetilerde olduğu gibi giyinmeyi aktif olarak deneyimlemesi ile başlıyor. Çocuğunuzla kendi başına giyinme sürecine başlarken, ona sabır göstermeli onu sıkmadan yeterince bu eylemi tekrar etmesini sağlamalısınız. Bugüne dek sizin yapmanıza alışık olduğu giyinme ritüelini bir anda kendi başına yapamayabilir; ancak sizin yol gösterici olmanız, çocuğunuzun kendi başına giyinebilmesi için ihtiyacı olan en önemli şey.

    Çocuğun kendi başına giyinebilmeyi öğrenmesi için göz önünde tutulması gereken birkaç önemli nokta, bu eğitim sırasında işinizi fazlasıyla kolaylaştırabilir.

    Çocuğunuzun giyinmeyi öğrenmesi için doğru zaman!

    Çocuğunuz her gün yeni bir şeyler öğrenirken, onun yaşına ve öğrenme kapasitesine göre ilerliyorsunuz; kendi başına giyinmeyi öğrenme sırasında da bu noktayı atlamadan ilerlemeye çalışmak hem çocuğunuzu hem de sizi mutlu edebilir.

    Çocuğunuzun bugüne dek oyunlarla günlük hayat hakkında öğrendikleri, fiziksel becerilerinin buna uygun olup olmadığı en önemli kıstaslardan biri.

    Örneğin, çocuğunuz kıyafetlerini, çoraplarını kendi başına çıkarmaya başlaması bunun sinyallerini veriyor. Çocuğunuz için üzerindekileri çıkarmak giymekten daha zahmetsizdir ve işe ilk olarak bundan başlar. Siz de bu sinyallerden doğru zamanın yaklaştığını fark edebilirsiniz.

    Oyuncaklar en iyi arkadaştır

    Çocuğunuzun taklit ederek öğrenme eğilimi, kendi başına giyinmeyi öğrenmesinde de büyük avantaj. Sevdiği oyuncağının kıyafetlerini çıkaran ve giydirmeye çalışan bir çocuğunuzun bu davranışını, kendi üzerine yönelterek işe başlayabilirsiniz.

    Uygun kıyafetleri tercih edin

    Çok karmaşık parçalar, kafa karıştırıcı olur. Çocuğunuzun kendi başına giyinmeyi öğrenmesi için başlangıç aşamasında kolay giyilebilen kıyafetleri tercih edin ve kolay ulaşabileceği şekilde koyun. Yumuşak ve kaliteli bir kumaştan yapılan kıyafet, çocuğunuzun yeni başladığı bu öğrenme sürecinde güvenlidir.

    Sıkmadan ve sabır göstererek öğretin

    Çocuğunuz elbette kendi başına giyinmeye henüz uyum sağlayamayacak. Ona bu süreçte en iyi desteği, her yapamadığında yardım ederek değil, denge kurarak verebilirsiniz. Çocuğunuzun yapamadığı bir noktada hemen onu giydirmeyi değil, sadece yol göstererek ufak müdahalelerde bulunmayı tercih ederseniz, kendi başına giyinme konusunda özgüvenine destek olursunuz.

    Çocuğunuza giyinmeyi öğretmek için vakit ayırabileceğiniz, sakin zamanları tercih edin. Aceleyle hazırlanırken bu eğitimi vermek hem sizin hem de onun için sıkıcı olabilir ve stres yaratabilir.

    Kendi zevkini oluşturmasına izin verin

    Çocuğunun kendi başına giyeceği kıyafetleri kendisinin seçmesi onu motive eder. Kendi beğenisine uygun bir kıyafet ile bu alıştırmaları yapması, küçük stil ikonunuzun ilk adımlarını atmasına yardımcı olacaktır.

    Seçimi çocuğunuza bırakırken yanlış parçalar seçmemesi için seçenekleri kısıtlayın. Örneğin tüm giysiler arasından seçim yapmasına izin vermek yerine, seçtiğiniz 2-3 parçaya dikkatini çekin. Böylece kış ortasında şort giymek isteyen çocuğunuzun “Bu kıyafet şimdi olmaz” diyerek seçimini eleştirmek yerine, doğru tercihler yaparak güvenini pekiştirmesini sağlayabilirsiniz.

    Mevsime uygun kıyafet seçebilmeyi, kendi başına giyinmeyi öğrenme sürecinin ilerleyen aşamalarında öğretebilirsiniz.

    Gardıropla arasını iyi tutun

    Çocuğunuz, siz onun giysilerini alırken ve bırakırken yerini görmeli. Kendi başına giydiği kıyafetleri çıkardıktan sonra yavaş yavaş onları katlamayı ve yerine koymayı öğretin. Böylece çocuğunuz hem giyinme sürecini başından sonuna deneyimlemiş olacak hem de okul çağına geldiği zaman düzene ayak uydurması kolay olacaktır.

    Sabırla ve keyif alarak geçireceğiniz bu öğrenme sürecinde, günden güne atlayacağınız aşamalarla ilerledikten sonra size anne-kız, anne-oğul hazırlanıp dışarıda birlikte vakit geçirmenin keyfi kalıyor!

    Kendi başına giyinme, Çocuk gelişimi, Çocuğa sorumluluk verme, Desteğe dayalı öğrenme, Mevsime uygun giyinme, Gardırop düzeni
  • Mayıs 02, 2025

    Bebeğiniz dünyaya ayak uydurmaya ve keşfetmeye başladığı ilk andan itibaren onunla kurduğunuz iletişim, karakterini oluşturmasının temellerini atıyor. Çocuğunuzun şu anki tutum ve davranışlarını etkileyen psikolojisi, onun yetişkin bir birey olduğu zaman sahip olacağı karakteri de önemli ölçüde belirliyor.

    Uzmanların bu konudaki ortak fikri, 0-6 yaş arasında çocuğa davranışlarınızın sonuçlarını en net şekilde görebileceğiniz dönem, ergenlik. Şimdiden tohumlarını atmaya başladığınız bir bahçede zorlu dikenlerle hem sizi hem de çocuğunuzu başbaşa bırakmak istemiyorsanız, 0-6 yaş döneminde bazı noktalara dikkat etmelisiniz.

    Çocuğunuzu tutarlı, kurallı ancak baskıcı olmayan bir tutum sergilemeniz; demokratik bir ortam sağlayarak onun fikirlerine de mutlaka önem vermeniz gereken bu dönemde özgüvensiz ve zayıf karakterli yetişebilecek bir çocuğun ileride madde bağımlılığı dahil birçok sorunla karşılaşabileceğini unutmamalısınız.

    0-6 yaş çocuk gelişim psikolojisi, genel olarak 4 aşamaya ayrılabilir. 0-18 ay, 2-3 yaş, 4-5 yaş ve 6 yaş olarak ayırabileceğimiz bu dönemde çocuğa kurallı yaşamanın yanı sıra demokratik tavır, dürüstlük, cesaret, azim, sadakat, hoşgörü, adalet, sır saklama ve güvenilirlik gibi konuların önemi de günlük yaşam içerisinde öğretilmelidir. Bunu yaparken çocuğuna karşı çok koruyucu, aşırı otoriter veya her şeye izin veren bir tavırda olunmamasına, kurulan ilişkinin sağlıklı olması için dikkat edilmelidir.

    Çocuğunuzun psikolojik durumunu ve karakter gelişimini yönlendirirken başvurmanız gereken disiplin yöntemi öncelikle ikna, sonrasında ise geçici mahrumiyet  olabilir. Çocuğunuzla yaşadığınız problemlerde onunla iletişimi bağırma ve sert tutumlarla değil, mantıklı bir şekilde açıklama yaparak kurmalısınız. Unutmayın ki sürekli bağıran bir ebeveyn çocuğa sadece korku verecek, yaptıklarının neden yanlış olduğunu ona öğretmeyecektir.

    Çocuğunuzun size olan güveninin sürekliliği ve iletişiminizin güçlenmesi için onu karşılıksız sevdiğinizi bilmesini sağlamalısınız. Çocuğunuzun elde ettiği başarıları ödüllendirmeli, her ne olursa olsun bedensel cezalardan kaçınmalısınız.

    Merhaba Anne!

    Bebeğinizin 0-18 ay arası dönemi, siz ve bebeğiniz arasındaki güven ilişkisinin kurulmaya başladığı dönemdir. Bebeğinizin size güven duyması için bu dönemdeki en önemli kriteri, ihtiyaçlarının zamanında karşılanması. Özellikle ilk 2 ay karnı acıkan, gazı olan veya altının değiştirilmesi gereken bebeğinizi hemen anlayıp ihtiyaçlarına hemen cevap vermeniz, size olan güven duygusunu pekiştirir. 3. ve 4. aydan sonra, bebeğinizin ihtiyaçlarını kısa bir süre bekletebilir ve kendi ihtiyaçlarının farkında olarak başa çıkmaya çalışmasına yardımcı olabilirsiniz.

    0-18 ay arası en önemli eğitimlerden biri uyku düzeninin oturtulmasıdır. Bebeğinize bunu daha kolay aşılamak için uykunun gece, yani karanlıkta gerç

    ekleştiğini, uyanıp aydınlık olunca da alt değiştirilmesi gerektiğini öğretmelisiniz. Bunun için en kolay yöntemlerden biri çocuğunuzu gündüz uyuttuğunuzda bile loş ve sessiz bir ortam sağlayarak uyuduğu ortamın geceye benzemesini sağlamak olacaktır.

    Kendi İşimi Kendim Yaparım!

    Çocuğunuzun 2-3 yaş psikolojik gelişim dönemini başrolünde “ben” vardır. Çocuğunuz artık kendi başına yürümeye ve konuşmaya başlamıştır ve kendini bağımsız hissetmek ister. Bu dönemde yapılan en büyük hatalardan biri, her şeyi kendi doğrultusunda yapmak isteyen çocukla inatlaşmak veya tam tersi her istediğine evet demektir. Her konuda “Hayır!” diyerek inatlaştığınız çocuğunuz bir süre sonra isteklerinin tutarsız olduğunu düşünmeye başlayarak özgüven eksikliği yaşayabilir. Tersi durumda her şeye “Evet” derseniz, bu kez de okul çağına geldiğinde, her şeyin mümkün kılındığı ev ortamına alıştığı için okuldaki kurallara uyum sağlamakta zorlanacaktır.

    Örneğin çocuğunuz mevsime hiç uygun olmayan bir kıyafet seçebilir, uyku saatinde dışarı çıkmak isteyebilir, oyuncakları balkondan atmanın çok parlak bir fikir olduğunu düşünebilir. Dünyayı yeni keşfeden ve onun hakimi olduğunu düşünen çocuğunuza sert bir “Hayır” demek yerine, onun dikkatini başka yönlere çekmeyi deneyin. Unutmayın, onunla vereceğiniz bir inat savaşında, kazanan yoktur. Bu dönemde paylaşma güdüleri henüz gelişmemiş olan çocuğunuz yuvaya verilirse, diğer çocuklarla paylaşmak zorunda kalacağı her şey onu zorlayacaktır.

    Dış Dünyaya Hazırım!

    Çocuğunuzun 4-5 yaş dönemi, artık toplu yaşama kurallarına adapte olabileceği yaşlardır. Kendi fikirlerinin yanı sıra karşısındakinin davranışlarını da yaşına uygun şekilde analiz eden çocuk, diğer insanların fikirlerini de önemsemeye başlar.

    Hayali arkadaş ve yalan söylemenin en çok görüldüğü bu yaşlarda, çocuk yalan söyleyerek karşısındakinin bunu anlayıp anlamadığını kontrol eder. Çocuk, yaptığı hataların sorumluluğunu hayali arkadaşlarına yükleme eğilimine girebilir. Bu dönemde çocuğunuzun yaptığı hatalara aşırı tepki göstermeniz, onun yalan söyleme ve sorumluluğu başkalarının üzerine yükleme alışkanlığını körükleyebilir. Çocuğunuzla, yaptığı hatalar konusunda sakin ve mantıklı konuşmalar yapmanız, onu doğruyu söylemeye teşvik edecektir.

    Okul çağına hazırlık olan bu dönemde yuvaya bırakılan çocuğun tepki göstermesi de oldukça sık görülen bir durumdur. Okula bırakılan çocuk, annesinin onu terk edeceği psikolojisi ile okulu reddedebilir. Bunun için annenin sabah onu okula bırakıp akşam alması, annesinin onu terk etmediği konusunda ikna edici olacaktır.

    6 yaş ve sonrasında çocuğunuz okul çağındadır. Okula başlayan çocuğunuz kalem, makas gibi aletleri tek başına kullanabilmeli, ayakkabısını kendisi bağlayabilmelidir. Sahiplik duygusu geliştiren çocuğunuz eşyalarına sahip çıkabilmelidir.

    Bu süreçte yapmanız gereken, dış dünyaya alışan çocuğunuza aşırı koruyucu bir tutum sergilememeniz olacaktır. Ayakkabılarını bağlamanız, ödevlerini onun yerine yapmanız, yemeğini ellerinizle yedirmeniz, onun gelişimini yavaşlatır. Yapabileceklerini yapmasına izin vermediğini çocuğunuz, kendi başına yetebilme konusunda cesaretini yitirecektir. Bu yüzden gerektiği anlarda desteğinizi esirgemeyin, ancak bırakın kendi başına yapabilecekleri ile karşı karşıya kalmayı öğrenerek kendini geliştirsin.

    Eğitim ve gelişim sürecinde öğrenmesi gerekenleri kavraması için zeka ve yeterlilik yönünden her çocuğun birbirinden farklı olduğunu unutmayın. Çocuğunuzdan beklentiniz, onun kapasitesine uygun olmalıdır; bu yüzden de çocuğunuzu iyi tanımaya çalışın. Siz de karakter gelişiminin psikolojik etmenlerini göz önünde bulundurarak çocuğunuzun güçlü bir birey olarak yetişmesini sağlayabilirsiniz.

    0-6 yaş çocuk gelişimi, Çocuk psikolojisi, Karakter gelişimi, Tutarlı ebeveynlik,Karşılıksız sevgi,Paylaşma güdüsü, Okul çağı hazırlığı, Bireysel farklılıklar
  • Mayıs 02, 2025

    Omega 3 nedir?

    Omega 3 esansiyel bir yağ asitidir ve vücudumuzun üretemediği , mutlaka dışarıdan almamız gereken yaşamsal değerde önemli bir ihtiyaçtır.

    Omega-3'ün her yaş dönemi için, özellikle de çocuklar için ayrı bir faydası bulunmaktadır.Günlük yaşamda özellikle balıkta yüksek miktarda bulunan omega-3 ün, balık yemeyen ve sevmeyen kişielrde mutlaka dışarıdan takviye edilmesi gerekiyor. Vücudun Omega-3 yağ asidine ihtiyacı daha anne karnında başlar, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılıkta da ihtiyaç devam eder.

    Omega-3 yağ asitleri genel olarak hücre zarının esnekliği, akışkanlığı, yani temel vücut sağlığı için çok önemli ve gereklidir.

    Çocuklar için omega 3’ün gerekliliği:

    • Çocuklarda omega 3 sağlıklı zihinsel gelişim ve konsantrasyon için son derece gereklidir.
    • Beyin ve vücut gelişimindeki rolü çok önemlidir.
    • Çocukların okul, aile ve sosyal yaşamlarındaki davranışlarında oadaklanmayı sağlayarak daha dikkatli, toleranslı ve anlayışlı olmalarına büyük katkı sağlar.
    • Bir çocuğun zihin gelişiminde günlük alınması gereken omega-3 takviyesi, onların yaşamlarında daha dikkatli bir dinleyici olmaları, daha sağlam bir karakter olmaları, odaklanma ve dikkat yoğunlaştırmada daha kontrollü olmalarını sağlar.
    • Omega 3 takviyeleri , sağlıklı büyüme ve gelişim için  birçok faydayı bünyesinde taşır.
    • Enerji sağlanması ve vücut ısısının muhafaza edilmesi görevlerine de yardımcı olurlar.

     

    Omega 3 eksikliğinde görülen rahatsızlıklar:

    • Yara iyileşmesinde yavaşlık,
    • Kan basıncında artma,
    • Depresyon,
    • Kan dolaşımında olumsuzluk,
    • Saç dökülmesi,
    • Görme fonksiyonunda azalma,
    • Egzama,
    • Büyüme geriliği,
    • Pıhtılaşma eğiliminde artma,
    • Bağışıklılığın zayıflaması,
    • Kolesterol ve trigliserit seviyesinde artma,
    • Hafıza zayıflığı.

    Omega 3 ömür boyu gereklidir, tabii ki herşeyde olduğu gibi bunun alınmasında da doğru dozu ayarlamak çok önemlidir.

    Omega 3, Zihinsel gelişim, Odaklanma, Sağlıklı büyüme, Omega 3 eksikliği, Bağışıklık,Çocuk sağlığı
  • Mayıs 02, 2025

    Sütten kesmek hem anne hem de bebek için sıkıntılı bir süreçtir. Emme sırasında anne ile bebek arasında oluşan  o özel duygusal bağ, her iki taraf açısından rahatlama başta olmak üzere birçok olumlu etkiye sebep olduğundan, bundan vazgeçmek oldukça zordur.

    Bebeği sütten erken kesmenin bebeğin tüm yaşantısını etkileyebileceği, yapılan bilimsel araştırmaların sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.

    Yine de bebek ve anne çiftinin kendine özgü ihtiyaçları bulunduğundan sütten kesmenin ideal zamanlaması kişiden kişiye değişebilmektedir.

    Bebek sadece anne sütü ile beslenmeyi tercih ediyor, sürekli emmek istiyor, kilo alımı düşüyorsa veya gece anne göğsünde olmak için sık sık uyanıyorsa, altıncı aydan sonra sütten kesme kararı alınabilir.

    Bebek kaç yaşına kadar emzirilmelidir?

    Dünya Sağlık Teşkilatı iki yaşına kadar anne sütü vermeyi öneriyor.

    Anne sütünün besin değeri bebeğin gelişim düzeyine göredir. 12 .aydan itibaren anne sütü bebek için önemini azaltmaya başlar. Çünkü artık bu dönemdeki bir çocuk için anne sütü çocuğun ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamaz. Hatta gelişimini engelleyebilir. Çocukların bu dönemden itibaren değişik türlerde gıdaları alma ihtiyacı başlayacaktır. Anne sütü bu anlamda onun gelişim düzeyi için yetersiz kalacaktır. Katı gıdalara olan ihtiyacın giderilmesi ve bu yiyeceklere alışması gerekmektedir.

    Üstelik gereğinden fazla emzirmek, bebeğin bireysel ve bağımsız gelişimini engelleyerek, ileriki sosyal yaşamına da olumsuz etkiler yapabilir.

    Sütten kesmenin en doğru zamanı:

    Sütten kesmek için bebeğin huzursuz, annenin stresli veya yeni başlangıçların olduğu zamanlardan kaçınmak çok önemlidir. Aksi halde böyle zamanlar süreci daha da zorlaştıracaktır. Eğer emzirmeyi kesmeyi denediniz ve hiçbir şekilde başarılı olamadıysanız belki sizin bebeğiniz için emzirmeden kesmek için uygun zaman değildir. Bir süre sonra tekrar deneyin.

    Sütten kesmek, Anne sütü, Anne-bebek bağı, Bebek gelişimi, Bireysel gelişim, Annenin stresi, Emzirmeyi bırakma
  • Mayıs 02, 2025

    Çocukların, yaşlıların ve kronik hastalığı bulunan kişilerin daha çok etkilendiği, grip daha çok mevsim geçişlerinde yaygın olarak görülmektedir. Özellikle kronik hastalığı  veya astımı bulunan çocukları gripten uzak tutmak son derece önemlidir. Astımı bulunan çocuklarda grip, krize yol açabilmektedir. Hatta astım krizlerinin en önemli nedenlerinin başında  gribal enfeksiyonlar  gelmektedir. Bu sebepledir ki uzmanlar, astım hastalarında grip aşısının yapılması gerektiğini belirtmektedirler.

    Grip aşısı nedir?

    Grip aşısı inaktif; yani ölü bir aşıdır ve her yıl kış aylarında görülmesi beklenen grip virüslerine karşı yeniden hazırlanır.

    Çocuklarda grip aşısı ne zaman yapılmalıdır?

    Altı aydan büyük  çocuklara grip aşısı yapılabilir. Grip, kış döneminde sık görüldüğü için sonbahar  aylarında yapılmaya başlanır ve Aralık ayına sonuna dek sürer.  Özellikle kalabalık ortamda çalışan kişilerin çocukları daha fazla risk altındadır ve aşılanmalıdırlar.

    Grip aşısının uygulanması ve  dozu ne kadar olmalıdır?

    • 6 ay-3 yaş arası çocuklarda, ilk kez grip aşısı yapılıyorsa bir ay ara ile 2 kez yarım doz uygulanır. Daha önce grip aşısı ile aşılanmış çocuklara ise 1 kez yarım doz yapılır.
    • 3-8 yaş arası çocuklarda ilk kez yapılıyorsa bir ay ara ile 2 kez tam doz uygulanır. Daha önce grip aşısı ile aşılanmış çocuklara ise 1 kez tam doz yapılır.
    • 9 yaş üstü çocuklara, her yıl tek doz uygulanır.

    Kas içi  veya deri altına enjeksiyon ile uygulanmalı ve işlem yapılmadan önce iyice çalkalanmalıdır.

    Hangi çocuklara grip aşısı yapılmamalıdır?

    Daha önce grip aşısının  yan etkileri görülmüş çocuklarda,  Guillan Barre Sendromu geçirmiş çocuklarda ve yumurta alerjisi bulunan cocuklarda, grip aşısı yapılmamalıdır.

    Grip aşısı, Kronik hastalık, Gribal enfeksiyon,Aşı zamanı, Mevsim geçişleri, Yumurta alerjisi
  • Mayıs 02, 2025

    Bebeklerde yaygın olarak görülen, yanlış beslenme alışkanlıklarına bağlı,  ciddi ve  tedavisi de güç olan bir enfeksiyon hastalığıdır. Enfeksiyon hastalıklarının neden olduğu mikroplar biberon çürüklerinin oluşmasındaki baş etkendir.

    Doğumdan sonra anneden geçebilen mikroplar yanlış beslenmeyle birleşince maalesef ki biberon çürükleri denen hastalığın oluşması kaçınılmaz olmaktadır.

    Nasıl Oluşur:

    Bebeğin 5-6. aydan sonra ilk süt dişlerinin çıkması ile birlikte katı yiyeceklere başlanır. Ancak bu dönemde süte de ihtiyaç duyacakları için, biberonlada süt içmeye devam ederler. Bilhassa gece uyumadan önce uyumasını kolaylaştırmak için biberonla içilen süte bal, pekmez gibi şekerli gdalar ilave edilmesi ve sabaha kadar ağızda oluşacak bakterilere imkân vermelisi “biberon çürüğü” adı verilen yaygın diş çürüklerine neden olmaktadır.

    Biberon Çürüklerinin Önlenmesi:

    • Bebeğin ağzında biberonla uyumasına izin vermemek,
    • Bir yaşından sonra gece beslenmesi bırakmak,
    • İşaret parmağına sarılan ıslatılmış bir tülbent ile dişleri temizlemek,
    • Biberonla süt içtikten sonra mutlaka su içmesi sağlamak,

    Bir yaşından sonra düzenli diş doktoruna göstermek,

    • 2-3 yaşına kadar fluoridsiz diş macunu ve küçük başlı, yumuşak kıllı bir diş fırçası ile dişleri günde iki kez fırçalanmak,

    Sebze ve meyve ağırlıklı, lifli besinleri tercih edip, diş üzerine yapışıp kalan yiyecekleden kaçınmak ile biberon çürüğünün oluşmasının önüne geçmek mümkündür.

    Biberon Çürüğünün Bebekteki Olumsuz Etkileri:

    Biberon çürüğü görülen dişler tedavi edilmezse ağrı yapar ve iltihaplanır bu da beslenme düzeninin bozulmasına yol açar. İltihap alttan gelecek kalıcı dişler de etkileyip şekillerinin bozuk olmasına neden olur. Sonrasında konuşma problemleri dâhil birçok rahatsızlığa sebep olabilir.

    Bebek diş sağlığı, Yanlış beslenme, Süt dişleri, Diş fırçalama, Konuşma problemleri,İltihaplanma
  • Mayıs 02, 2025

    Anne ve çocuk arasındaki bağ kuşkusuz en güçlü bağların başında gelir. Konu başlığımızdaki sorunun yanıtını birçok anne “elbette ki çocuğumun bana ihtiyacı var, bensiz yapamaz” diyerek kendisinin de ona en az onun kadar  bağımlı olduğunu farkına edemez.

    Uzmanlar annenin çocuğuna olan aşırı düşkünlüğün tehlikeli boyutlarına özellikle dikkat çekiyor ve annelerin birçoğu için yaşamlarının en önemli amacı haline gelen ve abartılan çocuk-anne ilişkisinin bundan önce nasıl bir kadın olduklarını unutabildiklerine kadar vardığına işaret ediyorlar.

    Bu nedenledir ki en iyi becerebildikleri şeyin ‘’ annelik’’ olduğunu düşünüp, ömür boyu bu korumacı ve farkında olmadan da olsa baskıcı tutumlarını yaşam şekli olarak sürdürebilmektedirler.

    Anneleri tarafından aşırı bağımlılığa maruz kalan çocukların, okula gitmek istemedikleri, evden ve anneden ayrı kalma düşüncesiyle sorun yaşadıkları uzmanların ortak görüşü olarak karşımıza çıkıyor.

    Annelerin çocukları büyüdükçe rollerinin değiştiğini kabul etmeleri, çocuğun gelişimi açısından son derece önem arz etmektedir.

    Büyüme döneminde üstlenilen annelik rolünde çocuğunuzun ihtiyaçlarına göre, bebeklikte onunla nefes nefese, çocukluk yıllarında bir adım uzaklıkta, gençlik yıllarında onunla göz göze, daha sonraki zamanlarda ise o istediğinde yanında olmalısınız.

    Çocuk-anne ilişkisi, Koruyucu tutum, Ayrılma kaygısı, Büyüme dönemi,Annelik rolü
  • Mayıs 02, 2025

    Anne ve çocuk arasındaki bağ kuşkusuz en güçlü bağların başında gelir. Konu başlığımızdaki sorunun yanıtını birçok anne “elbette ki çocuğumun bana ihtiyacı var, bensiz yapamaz” diyerek kendisinin de ona en az onun kadar  bağımlı olduğunu farkına edemez.

    Uzmanlar annenin çocuğuna olan aşırı düşkünlüğün tehlikeli boyutlarına özellikle dikkat çekiyor ve annelerin birçoğu için yaşamlarının en önemli amacı haline gelen ve abartılan çocuk-anne ilişkisinin bundan önce nasıl bir kadın olduklarını unutabildiklerine kadar vardığına işaret ediyorlar.

    Bu nedenledir ki en iyi becerebildikleri şeyin ‘’ annelik’’ olduğunu düşünüp, ömür boyu bu korumacı ve farkında olmadan da olsa baskıcı tutumlarını yaşam şekli olarak sürdürebilmektedirler.

    Anneleri tarafından aşırı bağımlılığa maruz kalan çocukların, okula gitmek istemedikleri, evden ve anneden ayrı kalma düşüncesiyle sorun yaşadıkları uzmanların ortak görüşü olarak karşımıza çıkıyor.

    Annelerin çocukları büyüdükçe rollerinin değiştiğini kabul etmeleri, çocuğun gelişimi açısından son derece önem arz etmektedir.

    Büyüme döneminde üstlenilen annelik rolünde çocuğunuzun ihtiyaçlarına göre, bebeklikte onunla nefes nefese, çocukluk yıllarında bir adım uzaklıkta, gençlik yıllarında onunla göz göze, daha sonraki zamanlarda ise o istediğinde yanında olmalısınız.

    Anne-çocuk bağı, Koruyucu tutum, Anne rolü, Ayrılma kaygısı, Çocuğun ihtiyaçları, Çocuk gelişimi
  • Mayıs 02, 2025

    Anne Sütü Bebek için En Faydalı Besindir

    Doğum sonrası bebekle ilgili tüm konular (en küçük ayrıntılar bile) anne için çok önemlidir. Konuları önem sırasında dizmek ise maalesef pek mümkün olmaz. Fakat annelerin doğum öncesinde bile en çok önem verdiği konu emzirmedir. Sütüm olacak mı, bebeğim süt emecek mi gibi endişeler annelerimizin en büyük endişelerindendir.

    Anne sütü hazır, olması gereken sıcaklıkta ve sağlıklıdır. Anne konforu açısından da en kolay besindir. Her seferinde mama hazırlama, ısıtma gibi durumlara gerek kalmaz. Emzirmeyi öğrenme süreci haricinde hiç bir zorluğu yoktur.

    İlk altı ayda bebeğin anne sütü dışında bir besine ihtiyacı yoktur. Altı aydan sonra da 2 yaşına kadar ek besinlerle birlikte bebek emzirilmelidir. Yeterli miktarda emzirilen çocuklar, emzirilemeyenlere göre daha güçlü bağışıklık sistemine sahiptir. Yetişkinlik dönemlerinde ise daha az hastalanır kalp rahatsızlıkları, kanser gibi ciddi rahatsızlıklara yakalanma ihtimalleri de azdır.

    Bu kadar uzun süren emzirme,  annenin de sağlına ve beslenmesine dikkat etmesini gerektirir. Anne sütü annenin kaynakları (depoları) kullanılarak oluşturulur. Bu kaynakların sürekli eksilmesi ya da dengeli beslenememe durumunda annenin sağlığının kötü yönde etkilenmesine sebep olur. Dengeli ve düzenli beslenerek annenin depolarından eksilenler tamamlanır ve bu süt üretiminin sürekliliğini sağlar.

    Sıvı Tüketiminin Önemi

    Annelerin emzirme sürecinde dikkat etmeleri gereken en önemli konu sıvı tüketimidir. Anne sütünün %85 inin su olduğu düşünülürse, sıvı tüketiminin önemini anlamak o kadar zor olmaz

    Emzirme döneminde önerilen sıvı tüketimi 10-12 bardaktır.

    EAnnelerin Sütünün Artması İçin 3 Anahtar; Gıda, Huzur, Sakinlik…

     Bebekler ilk altı ayda annelerinin beslenme şeklinin de etkili olduğu gazlı bir dönemi atlatırlar. Bu süreçte çok fazla gaz yapma ihtimali olan yiyecekleri tüketmemeye ya da az tüketmeye çalışılmalıdır. Daha çok hayvansal proteinler tercih edilmelidir. Kuru fasulye, mercimek, nohut, bezelye gibi bitkisel proteinler bebekteki gazı arttırabilir.

    Tüm bunlara rağmen bebekte görülen gaz sancılarını ya da kolik sancıları engellemek, %100 yok etmek mümkün değildir. Bu dönem için gaz yapmayanları yemeye dikkat ederek her besin grubundan düzenli ve dengeli bir beslenmek annelerin yaşam biçimi olmalı. Sütün miktarı ve kalitesinin artmasında beslenmenin yanı sıra sakin, huzurlu ve bol bol dinlenmek de çok önemlidir. Anne ne kadar sakin dingin, dengeli beslenen, huzurlu bir anne olursa, bebek de o kadar iyi olur.

    6 Ay ve Sonrası, Enerji İhtiyacı ve Diyet

    Emzirme konusunun faydasına inanmış ve bu konuda bebeğini iki yaşına kadar emzirmeyi düşünen bir anne; altıncı aydan sonra yavaş yavaş kendi beslenmesi ile birlikte bebeğinin beslenmesine de özen göstererek emzirme serüvenine devam eder.

    Bu süreçte anne, yavaş yavaş gazlı gazsız demeden tüm yiyeceklerin her gün her çeşitten yeterli miktarda yemeli ve yine sıvı tüketimine dikkat etmelidir.

    Emzirme için vücudun ihtiyaç duyduğu fazla kalori 300- 500 kalori arasındadır. Vücudun alınan sıvıların harcinde ihtiyaç duyduğu besinler kalsiyum (süt, yoğurt, peynir), protein(et, süt, yumurta), demir, B12 vitamini yönünden zengin gıdalara ihtiyaç duyar.

    Emzirme kilo verdirir. Annenin doğum öncesi kilosuna ulaşmasını sağlayabilir. Bu dönemde gereğinden fazla alınan besinler kilo yapar. İhtiyaç duyulandan az yenilirse bu seferde sağlık sorunları ve süt üretiminde azalma ortaya çıkabilir.

    Bol sütlü ve sağlıklı günler dileriz :

    Anne sütü, Bebek beslenmesi, Sıvı tüketimi, Anne sağlığı, Kalori ihtiyacı,Ek besin
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı