ORGANICKID BLOG

  • Temmuz 16, 2025

    Bebeğin daha dünyaya geldiği ilk günden itibaren kıyaslanma çilesi başlar. Senin bebeğin kaç kilo doğdu, benimkinin boyu şu kadar, seninki meme emiyor mu, onunkinin gece uykusu çok iyiymiş....vs soru ve cevapların ardı arkası kesilmeden bebekler kıyaslama bombardımanına tutulur. Oysa bu kıyaslamanın negatif etkileri ömür boyu sürüyor.

    Bebeklikten çıkıp çocukluğa ilk adım attığından itibaren ise hepimize tanıdık gelen kıyaslamalar başlıyor. Bak kuzenin nasıl yemeğini bitiriyor, bak ağabeyin odasını nasıl topluyor, biraz örnek al ablanı, Ayşe teyzenin oğlu ne kadar uslu sen neden öyle değilsin gibi cümlelerin yıkıcı etkisinin seviyesi sanılandan daha yıpratıcıdır.

    Ebeveynleri tarafından kıyaslamanmaya maruz kalan çocuğun, malesef ki duygusal olarak gelişimleri, beklentilerin altında kalıyor ve özgüvenlerinde ciddi düşüş gözleniyor.

    Çocuğun yaşı ilerledikçe kıyaslamanın boyutu da artıyor. Ben senin yaşındayken..diye başlanan cümlelerin ne kadar sık kullanıldığıyla orantılı olarak, çocuğun psikolojisindeki deformasyon değişiyor.

    Çocuktaki beklenen davranışla, görülen davranış arasındaki farkın dile getirilmesine ve örnekleme gösterilmesine kıyaslanma denir. Her ebeveyn çocuğunun olumlu ve beğenilen niteliklere sahip olmasını ister, ama bazı anne babanın beklentileri çocuğun yeterlilik düzeyinin çok üstünde olur. Çocuğunun sosyal hayatında kusursuz, okul hayatının mükemmel olmasını, falanca gibi olması gerektiğini sürekli dile getirerek duygusal baskı yaparlar farkında olmadan.

    Anne babalar çevrelerinde kendi çocuklarından daha başarılı çocukları gördükçe,  kendi çocuklarını yetersiz görüyorlar. Ve çocuklarının zayıf yönlerini kuvvetlendirme eğilimine giriyorlar. Kendi çocukluklarındaki eksik kaldığını düşündükleri özellikleri abartarak çocuklarında görmek istiyorlar. Çocuğunu motive edeceğini düşündüğü, başarılı çocuklarla kıyaslamaya girişiyorlar. Bu durum genelde sanılanın aksine çocukta motivasyon düşüklüğüne sebep oluyor.

    Devamlı kıyaslamaya maruz kalan çocuk kendini yetersiz ve değersiz hisseder. Ve bunun sonucunda mutsuzluk, kıskançlık, öfke, hırçınlık, küsme gibi davranışlar ortaya çıkar. Kıyaslanmanın etkisendeki çocuk sorumluluk almaktan kaçınır çünkü bşarılı olamayacağını, yine başkasının bunu daha iyi yaptığını duyacağını sanır. Yada kendi yaptıklarının daha iyi olduğuna dikkat çekmek için başkalarını küçümseme, alay etme, agresiflik ve uyumsuzluk gibi davranışlar sergileyebilir.

    Kıyaslama yerine...

    Kıyaslama yerine her yaptığından başarı beklenmemeli, başarısızlığında ise aşağılanıp yüzüne vurulmamalı. Ona her koşulda yanında olduğunuzu, sevildiğini ve asla reddedilmeyeceği algısını vermelisiniz. Örneğin sınavdan düşük not aldığında, endişelmemesi gerektiğini zayıf yönlerini bulup düzeltebilecek yetkinliğe sahip olduğunu, yardıma ihtiyacı olduğunda yanında olduğunuzu belirtin, böylece yalnız olmadığını anlayacak ve sorunu bulup çözmeye yönelecektir.

    Organickid Ailesi..

    çocuk kıyaslama, bebeklikte kıyaslama, kıyaslamanın zararları, ebeveyn tutumları, duygusal baskı, olumsuz ebeveyn davranışları
  • Temmuz 16, 2025

    Çocuğum otur, yapma, bağırma, etrafı kirletme, odanı topla, koşma, oyuncaklarını etrafa saçma...vs bu komutlar uzayıp gidebilir. Sürekli bu komutları siz duysanız neler hissedersiniz?

    Çocuğunuz için çevrenizden gelen yorumlarda, ne kadar akıllı, ne kadar uslu yada ne kadar da söz dinliyor şeklindeyse, mutlu olursunuz herhalde. Her anne baba için çocuğu hakkında övgü dolu sözler duymak çok hoştur, gurur duyulacak bir durumdur.

    Otur deyince oturan, kalk deyince kalkan,  yapma deyince yapmayan çocuk sizce gelişimi normal olan bir çocukmudur? yoksa endişe edilmesi gereken bir çocukmudur?

    Uzmanlara göre çocukların kıpır kıpır olması, merak eden, araştıran, soru soran hareketli olmaları gerekir. Bunları yaparken de haliyle ‘’yaramazlık’’ yapmaları gerekmektedir. Yine uzmanlara göre akıllı çocuk diye birşey olmadığı, yanlış eğitim verilmiş, gelişiminde yolunda olmayan birşeylerin olduğu çocuk vardır, denilmektedir.

    Anne baba olarak çocuğunuzu baskıcı bir eğitimle terbiye etmek, onun karakterini değiştirmeye zorlamak çocuğu içine kapanmaya, özgüven eksikliğine kendi başına karar verme yeteneğinin gelişmemesine yol açacaktır.

    Bunun yerine çocuğunuzu daha bebeklikten itibaren onu çok iyi tanımaya, dinlemeye, yeteneklerinin farkına varıp zayıf yönlerini, zaaflarını keşfetmeye yönelik yaklaşım sergilemeniz, onun kendinden emin, özgüveni yüksek, kendini ifade edebilen bir birey olarak gelişimini sürdürmeye yöneltecektir.

    Bundan dolayıdır ki bırakın çocuklarınız kıpır kıpır olsunlar. Çok soru sormalarından bıkmadan cevaplamalısınız, yanlış yaptıklarında tecrübe kazanmalarına izin verip bundan ders çıkarmalarına, doğruyu kendi deneyimleriyle bulmalarına fırsat vemeli, doğru davranışlarında onları överek bu hareketlerini pekiştirmelisiniz.

    Neşeli kıpır kıpır çocuklarla hayatın çok daha güzel olduğuna inananlardanız...

    Organickid Ailesi.

    doğal çocuk davranışları, kıpır kıpır çocuklar, yaramazlık ve gelişim, çocuk eğitimi, merak eden çocuk, akıllı çocuk algısı
  • Temmuz 16, 2025

    Elbette ki her anne baba çocuğunun en mükemmel şekilde yetişmesini, kişilik gelişiminin doğru olmasını ister ve bunun için çaba gösterir. Ama bazen işler umduğunuz gibi gitmeyebilir.

    Çocuğunuz gittikçe artan bir seyirle “ben merkezci” davranışlar sergiliyorsa dikkat etmeniz gerekir. Ben merkezci olmakla özgüven sahibi olmayı karıştırmamak gerekir. Sağlıklı bir özgüvenin geliştirilmesini gerektiren bu durumun oluşmaması için bazı belirtilere dikkat edilmelidir.

    Bir çocuğun özgüven sahibi olması narsistlik olarak değerlendirilmemelidir, aradaki hassas çizgiyi atlamamak gerekir. Özgüveni yüksek çocuk, başkasının haklarını ihlal etmediği gibi ihtiyaçlarına da saygı göstereceğinden bunun benmerkezcilik değil özgüven sonucuna dayandırabilirsiniz.   Narsistlikten uzak, gelişimini sağlıklı sürdüren bir çocuk başkasının haklarını, onların iyiliğini düşünenen samimi bir davranış  sergileyerek olumlu ipuçları verecektir.

    Narsistlik belirtileri :

    Narsistlik bir kişilik bozukluğu olarak kabul edimektedir. Empati duygularının gelişmediği durumlarda ortaya çıkan narsisitlik ileride yetişkin olduğu zaman bireyin bu kişilik bozukluğuna bağlı bir dizi olumsuz başka bozuklukların oluşacağına dair alarm zillerinin çaldığı yönünde değerlendirilmelidir.

    • Zarar verici bir biçimde insanları rahatsız eden ve bezdirici eğilimlerin olduğu davranışlar,
    • İnsanlarla dalga geçme,
    • Çevresindekileri hatta en yakınlarını dahi aşağılama,
    • Tehditkâr davranma,
    • Kazanma hırsıyla çıkarları için başkasının canının yanacağına aldırış etmeden yalan söyleme,
    • Yalanlarının sonucunu başkasının hatası olarak görme ve gösterme,
    • Hatasını söyleyen kişiye saldırma,
    • Kendisini aşırı derecede herkesten değerli görme ve bunu sık sık dile getirme,
    • Kendi ihtiyaçlarının önceliğini herkesten önde tutma,
    • Hangi koşulda olursa olsun her zaman özel bir muamele görme hakkının olduğunu düşünme,
    • İsteklerinde kendisini son derece haklı görme,
    • Kötü olan sonuçlar için başkalarının suçu olduğunu düşünme,
    • İnsanlarla ekip çalışması yerine onlarla rekabet içine girme.

     Peki ne yapmak gerekir?:

    • Empati yapmayı öğretmelisiniz.
    • Açgözlülüğü onaylamadığınızı ona belli etmelisiniz.
    • Çocuğunuzun özel muamaele beklemesini engelleyerek ona prenses veya prensmiş gibi davranmayın.
    • Kibarlık ve dürüstlük olgularına değer verdiğinizi her fırsatta gösterin.
    • Onun bulunduğu ortamlarda hak ve hukukun ne kadar önemli olduğunu vurgulayan konuşmalar yapın ve siz de davranışlarınızla bunu gösterin.
    • Bencil davranışlarında onu uyararak yaptığının yanlış olduğunu söyleyin.
    • Çocuğunuza davranışların sözlerden daha güçlü olduğunu hatırlatın.

    çocuklarda narsisizm, narsist çocuk belirtileri, benmerkezci davranışlar, çocuklarda empati eksikliği, narsistlik ve özgüven farkı
  • Temmuz 16, 2025

    Tüm canlılarda olduğu gibi iki yaşını doldurmamış bebeklerin susuz kalması ciddi problemlere neden olabilir, daha konuşup kendini ifade edemeyen bebeğinizin susadığını nasıl anlayacaksınız?

    Vücuda giren su miktarının, vücuttan dışarı atılan su miktarından daha az olması halinde dehidrasyon meydana gelir. Bu durum tüm canlılar gibi bebekler için de oldukça tehlikelidir. Özellikle iki yaş altı bebekler için önemli sorunlara sebebiyet verebilir. Bunun içindir ki bebeğin susuz kaldığının belirtilerini öğrenmek gerekir. Ve herhangi bir olumsuzlukta derhal doktorunuza bilgi verip müdahele edilmesini sağlamalısınız.

    İki yaşını dolduran bebekler artık susadıklarını söyleyebilir, ihtiyaçları hakkında daha anlaşılır hale gelirler, ama daha küçükler için ebeveyn olarak onu gözlemlemek ve dikkatinizi vermek sizin göreviniz olmalıdır.

    Bebeğin susuz kalmasına işaret eden belirtiler:

    Bebeğinizin susuz kalması halinde vereceği belirtiler öncelikle ağız ve çevresinde kuruluk, cansızlık, huysuz ve asabi davranış sergilemesi, ağladığında ise gözyaşının olmaması gelirSusuz kalan bebekler uzun süre mesela 6-7 saat boyunca bezlerini ıslatmayabilirler. Bezini değiştirmek için altını açtığınızda çiş renginin her zamankinden koyu renkli ve ağır bir kokusu olduğunu görebilirsiniz. Böyle bir durumu doktorunuzla paylaşmanız gerekir.

    Susuz kalmanın daha da ileri boyutları vardır. Dehidrasyon konumuna gelmiş şiddetli boyutlarında ise bebeğin gözlerinde içe çökme, aşırı uykulu hali, aşırı huysuzluk görülür. İleri derecede susuzluk halinde bebeğin elleri ayakları soğuk olur hatta kafatasında çökmeler oluşabilir. Çok susuz kalan bebeklerin komaya bile girdiği olaslıklar arasındadır.

    Susuzluk seviyesi ileri düzeyde değilse ihtiyacı olan sıvı verilerek tedavi edilmelidir. Yalnız mutlaka verilecek sıvının doktor tavsiyesiyle belirlenmesi gerekir. Tek seferde ve fazla miktarda sıvı vermek yerine, azar azar çay kaşığı ile doktorun önerdiği şekilde anne sütü veya mama verilmelidir. Fazla verilen sıvı bebekte kusma veya tükürmeye sebep olabilir.

    Bebekte görülebilecek susuzluk belirtilerinde gerekli önlem mutlaka alınmalıdır. Şiddetli susuzluk belirtilerinde ise vakit geçirmeden en yakın sağlık kuruluşuna gitmelisiniz.

    Sağlıklı bebekler büyütebilmek dileği ile...

    Organickid Ailesi.

    bebeklerde susuzluk, bebeklerde dehidrasyon, 2 yaş altı bebek, bebek sağlığı, bebeklerde sıvı kaybı, susuzluk belirtileri
  • Temmuz 16, 2025

    Her canlının özellikle de bebeklerin dengeli ve yeterli beslenmeleri gerekir. Hayatın temellerinin atıldığı bebeklik döneminde beslenmenin önemi ilerleyen yıllarına yön verici niteliktedir.

    Hiç şüphe yoktur ki bebek beslenmesinde süt ve süt ürünleri ne kadar kıymetliyse yumurta da o denli kıymetlidir. Yumurta tok tutma özelliğinin yanısıra bebekler için oldukça zengin demir, çinko ve kalsiyum deposudur. Ama bebeğinde kilo ve alerji sorunu olan annelerin yumurta konusunda iki kez dikkatli olmaları, bazı noktalara özellikle hassasiyet göstermeleri gerekiyor.

    Bebeğin gelişiminde yeterli ve doğru beslenmesinin gelişimine ve büyümesine katkıları doğrudan etkilidir. Doğumundan itibaren iki yaşına kadar olan süreçte çok hızlı büyüme ve değişim gösterdiği dönem olduğundan beyin gelişiminin yüzde doksanı tamamlanır, aynı zamanda bağırsak mikrobiyotasının erişkin halini aldığı yeme ve içme davranışlarının geliştiği önemli ve hassas bir dönemidir.

    Bebeğin doğumundan altıncı ayına kadar olan süreçte anne sütü tüm beslenme ihtiyacını karşılar ama daha sonraki aylarda tamamlayıcı beslenme gerekir. Bu besinlerde yeterli protein, yüksek enerji, içeriğine ve minik mide yapısına uygun olması gerekir.

    İşte tam da bu dönemlerde yumurta çinko, demir, kalsiyum, B Vitamini gereksinimlerini karşılayan, ulaşılması kolay, ucuz, püre haline gelebilen, kolay hazırlanan, çabuk pişen çok değerli bir tamamlayıcı besin olarak bebeğe verilmelidir. Bebeğinize bu değerli besini 6-8 aylar arası haşlanmış şekilde sadece sarısını, sekiz aydan sonra ise sarısıyla beraber beyazını da yedirebilirsiniz.

    Kalsiyumun demir emilimini azaltmasının bilinmesiyle beraber süt ve yumurtanın tüketilemeyeceği gibi yanlış bir düşünce vardır. Yumurtadaki demirin  kırmızı et ve tavuktaki demir emilimi kadar yüksek olmaması sebebiyle süt ve yumurtanın beraber tüketilmesinde sakınca yoktur.

    Sağlıklı bebekler yetiştirmeniz dileği ile...

    Organickid Ailesi.

    bebek beslenmesi, tamamlayıcı besinler, dengeli ve yeterli beslenme, bebek gelişimi, ilk 2 yıl beslenme,yumurtanın faydaları, bebekler için yumurta
  • Temmuz 16, 2025

    Meyveden hoşlanan çocuk pek nadirdir, zorla yedirmezseniz akıllarına dahi gelmez meyve yemek. Oysa içerdikleri vitaminler olsun antioksidanlar olsun mutlaka yemeleri gerektiği için bir yolunu bulup meyveden almaları gereken faydaların vücutlarına girmeleri gerekir.

    Yeteri kadar meyve ihtiyacını karşılayamayan çocukların daha sık hasta oldukları bilinmekte, özellikle de vücut direncinin yüksek olması gereken kış mevsiminde. Peki çocuklara kendiliğinden meyve tüketmelerini sağlayacak bir yol var mıdır? Cevabı; evet!

    Çocuklar ailedeki kültürün bir parçası olan ortak damak tadına sahip olarak büyürler. Hep birlikte sevilerek yenen yemekler, çocukların için ileriki yıllarında da lezzet tercihleri için belirleyici olacaktır.  Onun içindir ki her ailenin hatta her milletin kendi damak tadları vardır. Türk Mutfağı, Çin Mutfağı, Fransız Mutfağı diye kavramların oluşmasının sebebi budur.

    Çocukların neden meyveyi sevmedikleri sorusunun cevabı belli aslında . Çünkü bizim kültürümüzde meyve yemek masasına getirilmiyor. Meyve, yemekten sonra bazı zamanlar yenen rutin olmayan yiyecekler gibi görüldüğü için çocuklar meyve ile istenilen iişkiyi kuramıyorlar. Ana yemek sınıfına girmeyen meyve, soyulup getirilmeye üşenilen, yenmese de olur mantığı güdülen yiyecekler sınıfına giriyor maalesef ki. Böylelikle meyve yemek konusunda çocuklarımızın bilinçaltına olumsuz mesaj göndermiş oluyoruz.

    Çocukların meyve yemeleri konusunda ilk olarak yapmamız gereken meyveyi sürekli görebilecekleri masada yerini almasını sağlamak, ara ve ana öğünlerde başta siz olmak üzere onlara örnek olarak meyve tüketmek ve tükettirmek olmalıdır. Bundan vazgeçmemelisiniz ve yemek kültürünüze eklemelisiniz ki çocuğunuz da buna alışarak hayatı boyunca meyveyi yiyecek listesine ekleyebilsin.

    Meyveleri eğlenceli ya da ilgi çekici sunumlarla masaya koyabilir, onun dikkatini çekebilirsiniz. Örneğin muz, kivi gibi meyveleri eğlenceli şekillerde kesip kürdan batırarak önlerine koyun, ilgilendiklerini göreceksiniz, ya da elmayı rendeleyerek üzerine tarçın ve bal gezdirerek ortaya getirebilirsiniz. Meyvenin fiziksel özelliklerine göre daha farklı sunumlar hazırlamak size kalmış.

    Bunların yanısıra meyveleri yemenin gerekli olduğu vurgusunu sık sık yapıp örnek oluşturarak sizin de yemeniz etkili olacaktır.

    Organickid Ailesi.

    çocuk beslenmesi,meyve yeme alışkanlığı, çocuklarda meyve tüketimi, beslenme kültürü, yemek kültürü ve çocuk, beslenme eğitimi
  • Temmuz 16, 2025

    Çocuklar ister okula başlamış olsunlar isterse okul öncesi eğitim döneminde olsunlar hiç fark etmez, eve mutlaka acıkmış halde gelirler. Sürekli enerji tüketmeleri onları her zaman atıştırmalık bir şeylerin arayışı içine sokar.

    Tam da bahar aylarına girdiğimiz şu günlerde bahar yorgunluğu denen dönemin ağırlığını atmak için de neşeli, sağlıklı ve eğlenceli atıştırmalıklarla onları mutlu etmek eminiz ki annelerin de mutluluğu olacaktır. Öyle şeyler hazırlamak gerekir ki hem kaybettiği enerjiyi yerine koysun hem de akşam yemeğine iştahı kesilmesin.

    Şimdi çocukların hırçınlıklarını mutluluğa dönüştürecek, beklentilerine cevap verecek eğlenceli ama bir o kadarda sağlıklı atıştırmalıklara göz atıp nasıl hazırlandıklarına bakalım;

    Tam tahıllı ekmekle hazırlanmış ekmek arası:

    Lif yönünden zengin, lezzetli bu atıştırmalık, içeriğini sevdiği yiyeceklerle zenginleştirmek onu tanıyan annesi olarak sizin becerinize kalmış. Hangi çocuk eve geldiğinde bu kadar lezzetli bir yiyecekle karşılanmak istemez ki :) Çocukların büyük bir çoğunluğu annelerinin programlı oluşundan hoşnutturlar, herhangi bir program değişikliğinde farkı hemen anlayıp neden olmadığını sorgularlar. Yani demek istediğimiz onları böyle güzel atıştırmalıklarla karşılamanıza, belli etmeseler de bayıldıkları kesindir:)

    Uğur böcekli kanepeler:

    Çavdar unu ile hazırlanmış tuzlu bisküviler üzerine krem peynir ya da süzme yoğurt sürüp üzerine görseldeki gibi kesilen domates siyah zeytin ve biberiye dallarından oluşan uğur böcekleri yapıp neşeyle yemesini sağlayabilirsiniz.

    Çilekli kızarmış ekmek dilimi:

    Ekmek kızartma makinesinde kızartacağınız ekmek diliminin üzerine ince bir tabaka labne sürüp daha sonra küp küp doğradığınız (mevsim meyveleri de olablir) çilek ve şeftalileri koyduktan sonra, üzerine muhteşem aromasıyla ince kıyılmış taze nane yapraklarıyla süsleyerek sunacağınız harika bir atıştırmalık çocuğuınuz için sürpriz tadında olacaktırJ

    Enerji ve vitamin deposu çikolatalı elma halkası:

    Hem göze hem mideye hem de sağlığa hitab eden elmalı halka için önce bir elmayı rendeleyip bal ve bir tutam tarçınla karıştırıp püre hazırlayın. Halka halinde kesip ortasından çekirdeklerini çıkardığınız elmanın üzerine hazırladığınız püreyi yayarak sürün. Çikolata parçacıklarını ve rendelenmiş hindistan cevizini görsellik ve cazibe merkezi olarak kullanabilirsiniz. Çocuğunuzun vitamin deposunun bu şekilde sunumuna kayıtsız kalması çok zordurJ

    Şimdiden afiyet olsun..

    Organickid Ailesi.

    çocuk atıştırmalıkları, sağlıklı atıştırmalıklar, eğlenceli tarifler, bahar yorgunluğu, besleyici tarifler, lif açısından zengin besinler
  • Temmuz 16, 2025

    Stres büyük küçük herkesi olumsuz yönde etkileyen, çağımızın vebası bir hastalık. Hastalık diyoruz ama tedavisini kendimiz uygulayabileceğimiz bir rahatsızlık.

    Aile içinde yaşanan stresi çocuklar daha yoğun olarak yaşar ve etkileri daha yıkıcı olabilir. Bu yıkıcı etkiler kâbus görme, altını ıslatma, agresiflik, yalana başvurma, mide rahatsızlığı, iştahsızlık, diş gıcırdatma, okul başarısında düşüklük, içine kapanıklık gibi rahatsızlıklar halinde kendini gösterebilir.

    Her ailenin stresli dönemleri olabilir, yaşadığımız çağda bu durum normaldir, anne babanın bazı faktörlere dikkat ederek çocukların bundan en az seviyede etkilenmelerini sağlamak mümkündür.

    Çocuklar üzerinde çok olumsuz etkiler bırakan ailesel streslerin en önemlileri, çiftlerin boşanması, ailedeki birinin işini kaybetmesi, maddi zorluklar, fiziksel ve duygusal şiddet, evde sürekli yaşanan kavgalar, sevilen birinin kaybı, yeni kardeşin eve gelişi ve çevre değişikliğidir.

    Çocukların bunlardan başka stres yaptıkları diğer bir önemli konu ise anne babasıyla yeterince vakit geçirememelerinden kaynaklanmaktadır. Çocuktaki stresin etkilerini anlamak için davranışlarındaki sıradışı değişiklikleri fark edip gözlemlemek gerekir.

    Çocuğunuzun tepki vermeyeceğini sandığınız bir olay ya da yorumlara duygusal tepkiler vermesi sizin için belirleyici olacağından dikkat etmeniz gerekir. Mesela; “sofra hazır haydi yemeğe gel” diye seslendiğinizde ani bir çıkışla “hayır, gelmeyeceğim” deyip sizi şaşırtabilir ya da parka gitme teklifinize gitmek istemediğini söyleyerek beklemediğiniz bir cevap verebilir. Bu sıradışı davranış şekillerinin altında yaşadığı stres olabilir. Strese maruz kalan çocuklar diğer çocuklara karşı hırçın davranabilir, ısırabilir vurabilir, iteleyip kakalayabilir.

    Aile içindeki stresin olumsuz etkilerinden çocuğu nasıl korumalı?

    Anne babanın yapması gerekenlerin başında çocuğun önünde yapacakları konuşma ve tartışmalarına ya da çocuğun o konuşmalar sırasında öğreneceği bilgilere dikkat edilmelidir. Eğer bu diyaloglar sağlıklı ve üretken bir platformda geçiyorsa, çocuğunuzun da olayları ya da hayata dair kararlarda anne babasının sorun çözme sürecine şahitlik etmesi, onun gelişimine katkı sağlacaktır. Ama yine de dikkat edilmeli, öğrendiklerini ya da alınan kararları yetişkin birey gibi yorumlayamayacağı için bunun seviyesi konusunda hassas olmak gerekir.

    Çocuğunuzun stresle baş etme sürecine yardım etmeli, onun fikirlerine değer vererek dinlemelisiniz. “Sen anlamazsın” ya da “sen karışma” deyip onu dışlamayın, onu küçük görüp göz ardı etmeyin. Hissetiklerini kolay anlatabilmesi için kendini ifade edecek kelimeler konusunda destek vererek onu cesaretlendirin.

    Yanlış duygu ve düşüncelere odaklanmaması için onunla konuşun, doğru davranışlarında övgülerinizi esirgemeyin, manevi olarak ödüllendirin.

    Onu anlayabilmek için masal, resim ve hikayelerden yardım alın. Örneğin çizdiği resimdeki olumsuz bir görüntünün sebebini sorup ne anlama geldiğini sorarak duygularını öğrenin.

    İletişimin doğru olduğu ailede her sorunun aşılacağına inanıyoruz...

    Organickid Ailesi.

    çocuklarda stres, aile içi stres, çocukların duygusal gelişimi, stresin çocuklara etkisi, çocuklarda davranış bozuklukları, stresle baş etme yolları
  • Temmuz 16, 2025

    Bebeklerin sağlıklı büyüyüp gelişebilmeleri, fiziksel ve duygusal olarak dengeli aynı zamanda yeterli düzeye erişebilmeleri için açık ve temiz havaya ihtiyaçları vardır. Açık, güneşli ve temiz havada yapacakları hareketlerin olumlu etkileri bir hayli fazladır.
    Uzmanlar açık ve temiz havanın kemik ve doku gelişimi için son derece gerekli olduğunu, bundan dolayı sık sık güneşli havadan bebeklerin ve çocukların faydalanmalarını öneriyorlar. Bebeklerin rahitis denilen ve D Vitamini eksikliğinde görülen hastalıktan korunabilmeleri için güneş ışığına ihtiyaçları vardır. ( Rahitis, büyümekte olan kemikte, D vitamini eksikliğine bağlı kemiğin mineralizasyon eksiliğidir) D vitamini, bağırsaktan kalsiyum ile beraber fosfor emilimini artırır, kemiklerde kalsiyumun depolanmasını ve mobilizasyonunu sağlar. D Vitamininin ise vücutta işlem görmesi için güneş ışığına ihtiyaç olduğu malumdur.
    Bebeklerin yaz günlerinde güneşin ışınlarının dik olarak geldiği zamanlarda değil de 11 ve 15 saatlerinin dışında kalan zaman diliminde güneşten faydalanmaları uygundur ve ilk güneşlendiği günün zamanı kısa tutulup gittikçe artan zamanla güneşlendirmelidir. Çocuklar için trafiğe kapalı park ve bahçelerde açık ve temiz havanın muhteşem etkilerinden yararlanmaları için zaman buldukça imkân yaratılmalıdır.
    Daha derinlemesine inip açık ve temiz havada güneş ışığının bebek ve çocuklar için mucizevi dokunuşlarına birlikte bakalım:
    • Fiziksel gelişimleri için gerekli olan D Vitamini ihtiyaçlarını karşılarlar.
    • Açık havada taze oksijen alırlar.
    • Açık ve geniş alanda istedikleri gibi hareket etme özgürlüğünü yaşayarak özgüven pekiştirmesi yaparlar.
    • Evde kısıtlanan seslerini istedikleri gibi kullanır , bağırarak kahkahalarla açık havanın tadını çıkarırlar.
    • Doğadaki olayların, otun böceğin farkına varırlar. Bir karınca yuvasını keşfederek onları oyununa dahil edip hayal dünyasını geliştirme imkanı yakalarlar. Aniden yağan yağmurun toprakta oluşturduğu kokuyu hissederler. Bir arının çiçekten bal almasına şahitlik edebilirler. Bir kedi yavrusunu izleyip onun oyununa katılabilir, onunla koşturarak hayvanlarla iletişim kurma yolunda ilk adımlarını atabilirler. Kısacası açık hava ve doğanın, dünyayı keşfetme yolunda katkılarına olanak tanımış olurlar .
    Organickid Ailesi...

    bebek gelişimi, çocuk gelişimi, temiz hava, doğada vakit geçirmek, doğayla iç içe çocukluk
  • Temmuz 16, 2025

    Bebeğin daha dünyaya geldiği ilk günden itibaren kıyaslanma çilesi başlar. “Senin bebeğin kaç kilo doğdu, benimkinin boyu şu kadar, seninki meme emiyor mu, onunkinin gece uykusu çok iyiymiş”... Bu soru ve cevapların ardı arkası kesilmeden bebekler kıyaslama bombardımanına tutulur. Oysa bu kıyaslamanın negatif etkileri ömür boyu sürüyor.

    Bebeklikten çıkıp çocukluğa ilk adım attığından itibaren ise hepimize tanıdık gelen kıyaslamalar başlar. “Bak kuzenin nasıl yemeğini bitiriyor, bak ağabeyin odasını nasıl topluyor, biraz örnek al ablanı, Ayşe teyzenin oğlu ne kadar uslu sen neden öyle değilsin” gibi cümlelerin yıkıcı etkisinin seviyesi sanılandan daha yıpratıcıdır.

    Ebeveynleri tarafından kıyaslanmaya maruz kalan çocuğun, maalesef ki duygusal olarak gelişimleri, beklentilerin altında kalıyor ve özgüvenlerinde ciddi düşüş gözleniyor.

    Çocuğun yaşı ilerledikçe kıyaslamanın boyutu da artıyor. “Ben senin yaşındayken…” diye başlanan cümlelerin ne kadar sık kullanıldığıyla orantılı olarak çocuğun psikolojisindeki deformasyon değişiyor.

    Çocuktaki beklenen davranışla, görülen davranış arasındaki farkın dile getirilmesine ve örnekleme gösterilmesine kıyaslanma denir. Her ebeveyn çocuğunun olumlu ve beğenilen niteliklere sahip olmasını ister, ama bazı anne babanın beklentileri çocuğun yeterlilik düzeyinin çok üstünde olur. Çocuğunun sosyal hayatında kusursuz, okul hayatının mükemmel olmasını, falanca kişi gibi olması gerektiğini sürekli dile getirerek duygusal baskı yaparlar farkında olmadan.

    Anne babalar çevrelerinde kendi çocuklarından daha başarılı çocukları gördükçe,  kendi çocuklarını yetersiz görüyorlar. Ve çocuklarının zayıf yönlerini kuvvetlendirme eğilimine giriyorlar. Kendi çocukluklarındaki eksik kaldığını düşündükleri özellikleri abartarak çocuklarında görmek istiyorlar. Çocuğunu motive edeceğini düşündüğü, başarılı çocuklarla kıyaslamaya girişiyorlar. Bu durum genelde sanılanın aksine çocukta motivasyon düşüklüğüne sebep oluyor.

    Devamlı kıyaslamaya maruz kalan çocuk kendini yetersiz ve değersiz hisseder. Ve bunun sonucunda mutsuzluk, kıskançlık, öfke, hırçınlık, küsme gibi davranışlar ortaya çıkar. Kıyaslanmanın etkisindeki çocuk sorumluluk almaktan kaçınır çünkü zaten başarılı olamayacağını, yine başkasının bunu daha iyi yaptığını duyacağını sanır. Ya da kendi yaptıklarının daha iyi olduğuna dikkat çekmek için başkalarını küçümseme, alay etme, agresiflik ve uyumsuzluk gibi davranışlar sergileyebilir.

    Kıyaslama yerine...

    Kıyaslama yerine her yaptığından başarı beklenmemeli, başarısızlığında ise aşağılanıp yüzüne vurulmamalı. Ona her koşulda yanında olduğunuzu, sevildiğini ve asla reddedilmeyeceği algısını vermelisiniz. Örneğin sınavdan düşük not aldığında, endişelmemesi gerektiğini zayıf yönlerini bulup düzeltebilecek yetkinliğe sahip olduğunu, yardıma ihtiyacı olduğunda yanında olduğunuzu belirtin, böylece yalnız olmadığını anlayacak ve sorunu bulup çözmeye yönelecektir.

    Organickid Ailesi..

    çocuk kıyaslama, kıyaslamanın zararları, ebeveyn tutumları, duygusal gelişim, özgüven gelişimi, ebeveyn davranışları
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı