ORGANICKID BLOG

  • Mayıs 29, 2025

    Yalan kötüdür, bununla ilgili tonlarca masalla büyütürüz çocuklarımızı! Pinokyo’ nun burnu uzamış, yalancı çoban yalnız kalmış, böyle olmaması için yalan söylememelidir falan filan.

    Peki, biz çocuklarımıza doğruyu söylüyor muyuz?

    Çocuğumuza yalanın ne kadar kötü bir şey olduğunu, dürüst insan olmasının ne kadar yüce bir erdem olduğunu aşılamaya çalışırken anne baba olarak bizler neden yalan söylüyoruz? Hemen savunmaya geçip “bizim söylediklerimiz yalan sayılmaz, onun iyiliği için söylenilen ufak tatlı kandırmacalar” diyebilirsiniz. Ama zaten yalan da bu değil midir, birini aldatmak, kandırmak için söylenmez mi? Peki, bu koşullarda çocuğumuza doğru insan olmayı nasıl aşılayabiliriz ya da yalan söyleme alışkanlığını nasıl yola sokabiliriz?

    Çocuklarınız, sizin aynanızdır, sizin kültürünüzle ve davranışlarınızla yoğrulur, hayatın içinde pişer. Siz hamura ne katarsanız yemesi o kadar lezzetli olur, tabir-i caizse. Çocuklarınız, bazen ceza almamak için, bazen sizin eleştiri oklarınıza hedef olmamak için bazen de tatlı övgülerle pohpohlanmak için küçük yalanlar söylemeye başlarlar. Ancak bu “tatlı” yalanlar 5 yaşından büyük çocuklarda ise endişe duymanızın ve çözüm bulmanızın vakti gelmiş demektir. 5 yaşına kadar olan çocuklar, bizim algıladığımız şekilde yalan söylemez, çünkü henüz gelişmiş bir beyne sahip olmadığı ve hayal gücünü tam anlamıyla kullanamadığı için karmaşık düşünce yapısına sahip fikirler üretemez. Örneğin, gördüğü bir rüyanın gerçek mi hayal mi olduğunu algılayamaz, yani olmamış şeyleri olmuş gibi anlatabilir, gördüğü ya da duyduğu şeylerden çok kolay etkilenebilir. Eğer çocuğunuz okul öncesi dönemde ise ve bu tür davranışlar sergiliyorsa korkmanıza gerek yok, büyüme ve gelişimine bağı olarak gerçek ve hayal kavramlarını öğrendiğinde geçecek bir durumdur.

    Fakat, unutmamanız gereken bir konu var ki, o da çocuğunuzun büyümesiyle birlikte sizi ve çevresindeki insanları taklit etmeye başlar. Demek istediğimiz şey, sizi ve ailenizi örnek aldığı, gördüklerini kendi yaşamına yansıtmasıdır.

    Kapı çalıyor, o an uygun değilsiniz ve komşunuz kapıda! Siz çocuğunuza kapıyı açıp evde olmadığınızı ya da rahatsız olduğunuzu söyletirseniz çocuğunuza yalanın kötü bir şey olduğunu anlatmanız mümkün değil!

    O nedenle, çocuğunuzun yalan söylemesine engel olmak ya da yalanın insanın itibarında dahi ne denli kötü durumlara neden olabileceğini anlatmak için önce neden yalan söylediğini çözmelisiniz.

    Unutmayın, aynaya bakıyorsunuz..

    Anne-baba tutumu, Tatlı kandırmaca, Okul öncesi dönem, Kültürel aktarım, Aynalama etkisi
  • Mayıs 29, 2025

    Çocuklarımız da yetişkinler gibi stresi iliklerine kadar yaşayabilir. Küçük yaşlarda dahi stresin etkilerini minik bedenlerinde hisseden yavrularımız, içte yaşadıkları gerilim nedeniyle tırnak yeme alışkanlığı gibi olumsuz davranışlarla bunu dışa vurabilir. Bazen de ailedeki bir bireyi modelleyebilir, taklit edebilir.

    Bu durum bazen 3-4 yaşlarında bile görülebilir. Stresten kaynaklanan bu alışkanlığın birden fazla nedeni olabilir, kardeşini kıskanması, ailedeki bireylerin ve anne-babanın otoriter ya da titiz tutumları, ebeveynlerin ayrılığı ya da ailedeki birinin vefatı gibi birçok nedenden kaynaklı stres yaşayabilirler.

    Eğer okul çağında ise, arkadaşları arasındaki sorunlar, kabul görmeme, dışlanma, derslerindeki başarısızlık, öğretmen ve okul sorunları gibi birçok neden de etkili olabilir. Bu ve benzeri sorunlar yaşayan çocuklar, tırnak yeme gibi olumsuz alışkanlıklar edinerek bilinçaltına rahatlama sinyali göndermenin yolunu arayabilir.

    Eğer çocuğunuzda tırnak yeme davranışı başladı ise, ilk yapmanız gereken bu konunun nedenini tespit etmektir. Çocuğunuzla sohbet ederek, onu konuşmaya sevk edecek sorular sorarak içini dökmesini sağlayabilirsiniz.

    Çocuğunuzun bu davranışının altında yatan nedeni çözmeye çalışırken yapabileceğiniz en iyi şey, aklını dağıtmaktır. Tırnak yediğini gördüğünüz anda, ondan herhangi bir şey isteyebilirsiniz, bu istek onun dikkatini dağıtacak ve tırnağını yemesine sebep olan düşüncelerden alıkoyacaktır. “Şunu kaldırmama yardım eder misin?”, “Bir bardak su getirebilir misin?” gibi cümlelerle çocuğunuzun dikkatini dağıtabilirsiniz. Çocuğunuzun boş kaldığı herhangi bir anda, beynin rahatlama için eşleştirdiği tırnak yeme davranışına sevk etmesine izin vermemelisiniz.

    Bu alışkanlığın tedavi edilebilmesi için, direk uyarılardan vazgeçilmeli ve çocuğun dikkatinin dağılması sağlanmalıdır. Günde 1-2 defadan sık olmamak şartı ile bu davranışın onun sağlığına zarar verebileceğini anlatabilirsiniz. Ama bunun 1-2 defayı geçmemesi, bununla sınırlı kalması çok önemlidir.

    Bu süreci ve dikkat dağıtma çalışmalarını, bilinçaltından silininceye kadar devam ettirebilirsiniz. Unutmayın, bütün bunların yerine “tırnaklarını yeme”, “elini ağzından çek” gibi uyarılar, bu davranışı daha da tetikler, beyne bu davranışın yerleşmesine sebep olur.

    Tırnak yeme, Olumsuz alışkanlık, Okul sorunları, Davranış analizi, Dikkat dağıtma, Davranış yönetimi
  • Mayıs 29, 2025

    Dünyaya geldiğimiz andan itibaren en temel ihtiyaçlarımızdan biri demir! Pek çok besinde bulunuyor ama çok çabuk yitip gidiyor. Üstelik bebeklik ve çocukluk döneminde yaşanılan hastalıkların nedeninin %80’ e yakınına neden oluyor.

    Ülkemizde okul çağındaki çocukların %50 sinde demir eksikliği anemisi olduğunu söyleyen uzmanlar, bu eksikliğin zihinsel ve fiziksel gelişmeyi ciddi şekilde etkilediğini söylüyorlar. Bu hastalık, vücutta hemoglobin oluşumunu engellemeyecek olsa da vücudun demir bağlamaması anlamına geliyor.

    Emzirme döneminden itibaren, vücudun gelişebilmesi için ciddi bir öneme sahip olan demir, bu dönemde alınmaz ise ileriki yaşlar için olası hastalıklara davetiye çıkarmış oluyorsunuz. Bebeklik döneminde alınan besinlerdeki demir oranlarının düşük olması, demir eksikliği ve demir eksikliği anemisinin en sık görüldüğü dönemi oluşturuyor. Bu da okul döneminin başında zayıf okul başarısı, gelişememiş kas fonksiyonları ve fiziksel aktiviteye neden oluyor. Daha büyük çocuklarda ve maalesef yetişkinlerde de zayıflayan zihinsel beceriler için de zemin oluşturuyor.

    Peki, çocuğunuzda demir eksikliği olup olmadığını nasıl anlarsınız?

    Bu sorunun bir iyi bir kötü yanıtı var aslında! İyi olan; sağlam bir gözlem ile, fiziksel ve zihinsel durumlarını analiz edebilirsiniz. Kötü olanı ise, demir eksikliğinin ilk evreleri fazla belirti göstermeyebiliyor, yani demir eksikliği anemisi olduğu zaman anlamış olabilirsiniz.

    Anlayabileceğiniz belirtiler ise şunlar;

    Çocuğunuzun avuç içleri solgun ise, hareket halinde değilken hızlı soluk alıp veriyorsa, iştahsızsa, huzursuz ve halsizse, dikkat eksikliği ve hiperaktivite sorunları varsa, öğrenme zorluğu çekiyorsa, uyku bozukluğu yaşıyorsa, tırnak ve saçlarında kolay kırılmalar oluyorsa, ağız kenarında yaralar varsa ve dilinin üzeri düz ve parlak ise demir eksikliği ciddi düzeylere ulaşmış demektir.

    Peki ya tedavisi?

    Tedavinin yapılabilmesi için önce tam tespiti gereklidir. Tedavisi oldukça kolay olmakla beraber düzenli bakıma gerek duyurur ve tetkiklerle sürecin sağlıklı işlediğinin kontrol altında tutulması gerekir.

    Sağlıklı günlere!

    Demir eksikliği, Demir eksikliği anemisi, Bebeklik dönemi, Zihinsel gelişim, Uyku bozukluğu,Saç ve tırnak kırılması
  • Mayıs 29, 2025

    Çocuklarımız için hayaller kurmak çok eğlencelidir, hayatımıza gireceğini öğrendiğimiz andan itibaren en güzel şeyleri O yaşasın isteriz, en güzel okulda okusun, en güzel kişiyle evlensin, en güzel hayatı yaşasın, en güzel arayı alsın… liste uzar gider. Hatta bazen kendimizi o kadar kaptırırız ki, kendi hayatımızda hayalini kurduğumuz ancak başaramadığımız şeyleri O’nun başardığını görmek için farkında olmadan sadistçe davranmaya başlayabiliriz..

    Günümüzde meslek seçeneklerinin ve günden güne artan teknolojinin de etkisiyle seçme zorluğu yaşadığımız konusunda serzenişte bulunmaya başlayabiliriz, arkadaş sohbetlerinde. Bu ciddi bir sinyaldir ve kendinizi durdurmanız gerektiğinin işaretidir.

    Meslek seçimi, evlilik kadar önemli bir kavramdır. Hatta günümüz koşullarında çalışma hayatının günün çok büyük bir bölümünü kapladığını düşünürsek evlilikten daha da önemli neredeyse. Bütün yaşamı etkileyecek olan bir karar olduğu için, çocuğunuzun bu hayatı yaşayıp yaşamak istemediğini, O’ nun da bir birey olduğunu ve kendi kararını vermesinin gayet doğal olduğunu düşünmeniz ve kabul etmeniz gerekiyor.

    Ailenin sosyo-ekonomik düzeyi, kardeş sayısı, ailenin genişliği gibi konular meslek seçiminde önemli olduğu kadar ailenin çocuğunu yönlendirmesinde de etkilidir. Çocuğunuzun kişilik özellikleri ile örtüşmeyen bir meslek seçmesine sebep olursanız hayat boyu mutsuz olmasına neden olmuş olursunuz, “geç gelen pişmanlık, idamdan sonraki affa benzer” cümlesiyle yaşamak zordur. Bu nedenle kendi kurallarınızla çocuk yetiştirmek, otoriter, aşırı korumacı, fazla disipliner bir algı yerine seçme şansı tanımalısınız.

    Çocuğunuza uygun meslek seçimi yapabilmek için;

    Öncelikle, çocuğunuzun bir birey olduğunu, sizin DNA’ nızdan parçalar taşısa da kendi DNS kodunun olduğunu kavramanız ve sindirmeniz gereklidir.

    Küçük yaştan itibaren çok iyi bir gözlemci olmalı ve yetenek ve ilgilerinin farkına varmalısınız.

    Çocuğunuzun kişiliğini iyi analiz edip uygun meslekleri araştırarak bir pedagog yardımıyla ilgili mesleğe yönelik oyuncaklar alabilirsiniz.

    Mutlu yarınlara!

    Hayal kurmak, Meslek seçimi, Karar verme, Seçme zorluğu, Sosyo-ekonomik düzey, Gözlem
  • Mayıs 26, 2025

    Her anne baba çocukları için “en”leri ister. En önemlisi de ne yaparsa yapsın mutlu olmasını ister. Peki, çocuklarımıza mutlu olmayı öğretmek mümkün müdür? EVET!

    Anne babanın herhangi bir olay karşısında çocuğuna olumlu yanı görmeyi öğretmesi, pozitif bakış açısıyla hayatı yaşamasını sağlaması mümkün. Üstelik bu bakış açısını yakalayan çocukların, diğer çocuklara göre kendinden daha emin ve başarılı oldukları da kanıtlanmış.

    Çocuğuma nasıl pozitif olmayı ve mutlu olmayı öğretebilirim?

    Öncelikle, ona insan olmayı öğretmeniz gerek. Değer yargılarını genişletmeli, sorumlu olduğu aile ve toplum hayatına dair ödevleri aşılanmalıdır. Sorumlu olduğu insanların hayatlarında oluşturabileceği farklar için ne kadar güçlü olduğu anlatın. Mesela, arkadaşları arasında bir sorumluluk projesi geliştirip kullanmadıkları oyuncakları bir hafta sonu birlikte bir derneğe götürmesini sağlayabilirsiniz.

    Dersler önemli elbette, ama hayat bundan ibaret değil. Derslere biraz ara verin, oyun oynamak, yemek yapmak, birlikte paten kaymak ya da yüzmek gibi çeşitli etkinlikler düzenleyin. Birlikte bisiklet sürmenin, yeni yerler keşfetmenin lezzeti inanılmaz.

    Saçma sapan espriler yapıp bunların ne kadar saçma olduğunu konuşup katıla katıla gülün, gülmek beyne daha fazla oksijen gitmesini sağlar.

    İyi bir iş yaptığında takdir etmek ona verilecek en büyük ödüldür, hediye yerine onu övgülerinizle ödüllendirin. Almış olduğu ödevler hakkında fikir alışverişi yapın, onun düşündüklerini anlatmasına yönlendirici olun, birlikte yorum katmaya ve geliştirmeye çalışın.

    Doğru beslenmesine özen gösterin, ona doğru beslenmeyi öğretin. Tabii ki önce sizin de doğru beslenerek örnek teşkil etmeniz gerekiyor. Ortak hobiniz olarak doğru beslenmeyi seçebilirsiniz, birbirinize öğrendiğiniz yeni tarifler hakkında bilgi aktarabilirsiniz.

    Resim yeteneğiniz olmasa da birlikte resim yapabilirsiniz, hayal gücünün gelişmesinde çok faydalı olacak ve yaşadığı her anın geçici olduğunu anladığı için daha dolu dolu yaşamayı öğrenmesini sağlayacaktır.

    Sebebe ihtiyaç duymadan ona sarılın, öpün, kucaklayın. Her ikinize de misliyle enerji olarak geri dönecektir.

    Neyi sevdiğini, neden sevdiğini, neyi neden sevmediğini anlatmasına olanak sağlayın, sevdiği şeyleri yapmasına izin verin (sizin görüşlerinize ters olsa dahi). Sonuçta herkes ayrı bir birey ve ayrı zevkleri var, çocuğunuz dahi olsa.

    Mutlu yarınlara

    Mutlu çocuk yetiştirmek, Pozitif bakış açısı, Mutluluğu öğretmek, Gülmenin faydaları, Övgüyle ödüllendirme, Aile içi iletişim
  • Mayıs 26, 2025

    Her anımız teknoloji ile iç içe. Günlük aktivitelerimizi akıllı cihazlar üzerinden planlıyoruz, işlerimizi dahi bilgisayarlar ya da akıllı telefonlar üzerinden yürütüyoruz. Son teknoloji akıllı cep telefonları sayesinde artık fotoğraflarımızı bile küçücük veri alanlarında depoluyoruz. Bu yoğun koşturmamız arasında çocuğumuza da bu alışkanlığı aşılamış oluyoruz, ama uzmanlar yetişkinlerde olduğu kadar teknolojinin denetimsiz ve aşırı kullanımının çocuklar üzerinde ciddi zararlar oluşturabileceği görüşündeler.

    Teknoloji planlı ve akıllıca kullanıldığında inanılmaz bilgi ve gelişim sahasıdır, ancak denetimsiz ve plansız kullanılırsa çocuklarımız üzerinde ciddi sonuçlar doğurabiliyor.

    Bu yazımızda teknoloji bağımlısı çocuklarımızı teknolojinin yüksek dozundan nasıl kurtaracağımızı, koruyacağımızı yazdık;

    Bu yolda en önemli konu, çocuğunuzun her gün bilgisayarda geçirdiği zamanı iyi belirlemek ve bu konuda kendisi ile bir anlaşma yapmaktır. Uzmanların önerdiği, okul öncesi çocuklar için günde 1 saatten, ilköğretim düzeyindeki çocuklar için ise günde 2 saatten fazla olmamalıdır.

    Anne baba olarak, onun dilinden anlamak ya da olası sorunlarına birlikte çözüm bulabilmek için teknolojiyi yakından takip etmek de büyük önem taşıyor. Bunun yanı sıra, bazı durumlarda geride durmak ve çocuktan öğrenmeye çalışman da bir taktiktir. Anne babasından daha çok bilgi sahibi olduğunu düşünmek, çocuk için çok olumlu bir tablo yaratacaktır.

    Eğer çocuğunuz aşırı derecede bilgisayar başında olmak istiyorsa, bunun tek çözümü bilgisayarı ortak kullanım alanlarından birine taşımaktır. Ailedeki diğer bireyler de bilgisayarı kullanırsa, çocuk sırasını beklemesi gerektiği gibi sosyal beceriler de kazanmış olacaktır.

    Bilgisayar üzerinden çocuğunuzla birlikte oyunlar oynamanız, onun bilgisayarda geçirdiği saatlere eşlik etmeniz, kullandığı programlar ve oyunların içeriklerini denetlemeniz açısından çok uygun bir yöntemdir. Böylece çocuğunuza eğitimsel değerler içeren oyun ve programlara sevk edebilirsiniz.

    3-5 yaşındaki çocuklar için anımsama, gruplandırma, göz ve el koordinasyonunu artıran programları, 6-8 yaşındaki çocuklar için okuma – yazma ve mantık yürütme gibi programları, 9-12 yaş çocuklar için ise soyut kavramlar, ileri düzey sorun çözme kabiliyeti gibi konuları içeren programları seçebilir ve bunlara yönlendirebilirsiniz.

    3-5 yaş aralığında başlayacağınız yabancı dil DVD’ leri, program ya da çizgi filmleri de yabancı dil konusunda kelime hazinelerini geliştirmeleri açısından oldukça önemlidir.

    Teknolojinin dozunda kaldığı mutlu bir hayat dileğiyle!

    Teknoloji bağımlılığı, Akıllı cihazlar, Akıllı telefonlar, Çocuklarda teknoloji kullanımı, Problem çözme becerisi, Kelime hazinesi geliştirme
  • Mayıs 26, 2025

    Doğumunuz 23 Temmuz – 23 Ağustos arasına denk geliyorsa, yaşadınız demektir! Bebeğiniz Aslan burcu doğacak.

    Aslan burçları, burçların kralı olarak tabir edilir. Parlak bir gülüşü ve tılsımlı bir tatlılığı vardır. İster erkek olsun ister kız olsun, bu bebekler tam bir enerji deposudur. Daha küçük yaşlarından itibaren girdiği her yerde idare onun elindedir. Cesaretlidir, cana yakın ve sıcacık halleriyle evin neşe kaynağıdır. Doğduğu andan itibaren fark edeceğiniz hareketleriyle ailenin merkezinde olmak için göstereceği çabaya inanamayacaksınız :)

    Anne babanın dikkatini çekmek için aralıksız ağlama seansları ile sabrınızı test edebilirler. Hemen ardına şirin bir gülücükle dramatik bir kabiliyet sergileyerek sizi tavlamayı çok iyi başarırlar, ona nasıl boyun eğdiğinizi fark etmezsiniz bile :)

    Aslan burcu bebekleri sessiz bir çocukluk geçirmezler. Bir evde aslan burcu bebeği var ise o ev enerji ve neşe dolu bir ev demektir. Hayal gücü çok geniş olan aslan burcu bebekleri, küçük yaştan itibaren kendi kendine oyunlar geliştirip arkadaşlarına da oyun içinde liderlik etmeye başlayacaktır.

    Kendine güveni ve sayısız kabiliyeti ile başıboş bırakılan aslan bebekleri, çocukluk döneminde asi, kibirli, kendini beğenmiş ve gürültücü bir karaktere bürünebilir. Böylesi bir gücü bu seviyeye gelmeden eğitmeniz, doğruyu yanlışı öğretmeniz çok önemlidir. Sevildiğinde, takdir edildiğinde kendini çok daha yaratıcı bir şekilde ifade edecek ve içindeki sevimli lideri açığa çıkaracaktır.

    Küçük yaşlarında masal dinlemeyi sevse de belli bir zamandan sonra kendisi masal anlatmaya başlamak ve sizi o uyutmak isteyebilir. Herkesi ve her şeyi taklit ederler, doğuştan gelen rol yetenekleri çok kuvvetlidir.

    Kıyafetlerini kendi seçmek isteyecektir, inatçıdırlar. Kendi istediklerini eninde sonunda yaptırdığını göreceksiniz. Bunun yanı sıra oldukça komik ve eğlenceli oldukları için, moraliniz bozuk olduğunda bile sizi güldürmeyi başarırlar.

    Kendilerine bir yıldız gibi davranılmasını isterler, ne kadar lider gibi görünseler de onlara “yıldız” gibi davrandığınızda yaptıramadığınız şey olmadığını göreceksiniz.

    Sevgi ve yumuşaklık onun kalbini açmak için sihirli anahtarlardır. Güçlü görünse de içten içe korkusu göründüğü kadar güçlü olmamaktır. Bu nedenle onu her gece kucaklayın ve onu çok ama çok sevin.

    Güçlü karakterli bu çocukların ebeveynleri ile geçinmeleri kolaydır. Ancak başkaları içinde eleştirmek ya da ev halkı içinde ona bağırmak, iletişim kopukluğuna yol açacaktır. Aslan çocukları, kardeşler arasında ise lider özelliğiyle ön plana çıkmak isterler. Fakat gerçek amaçları onlara ukalalık yapmak değil, sadece korumaktır.

    Aslan burcu bebeklerini çözmek ve eğitmek çok zor değildir, tatlı sert bir diyalogla çok keyifli anılara yelken açabilirsiniz.

    Aslan burcu, Yaratıcılık, Taklit yeteneği, Eleştiri ve bağırmaktan kaçınmak,Sevilme ihtiyacı, Ailede merkez olma isteği
  • Mayıs 26, 2025

    Bebeğin hayatınıza katılacağını öğrenildiği andan itibaren anneler daha aktif rol oynasa da bu meşakkatli yolda babanın desteği ve bebeğin oluşacak kişiliğine etkisi çok büyüktür. Annenin yapacağı ne kadar çok şey varsa, babanın da sorumluluğu aynı düzeydedir ve bebeğin sağlıklı bir birey olarak yetişmesi için bu sorumluluğun paylaşılması gerekmektedir.

    Bebeğiniz doğduğu andan itibaren, sadece sizi izler, sizi gözlemler ve zamanla edindiği gözlemleri kendi hayatına yansıtır, yani sizi taklit eder. Erken çocukluk döneminden itibaren daha net gözlemleyeceğiniz bu taklit davranışlar, daha sonraki yıllar için bebeğinizin kişiliğinin temelini oluşturacaktır. Bu nedenle anne babanın davranışları ve birbirine karşı olan sorumlulukları çok büyük önem taşımaktadır.

    Baba – çocuk ilişkisi neden önemlidir?

    Çocuğunuzun sağlıklı bir benlik algısı geliştirmesi açısından babasıyla olan ilişkisi çok önemlidir. Kendisini “güçlüyüm, akıllıyım, değerliyim, önemliyim” diye adlandırabilmesi için babasıyla düzgün bir ilişki kurabilmesi gerekir. Baba, çocuğun kendine ve dünyaya olan güven duygusunun gelişmesinde büyük bir öneme sahiptir. Güven ve sevgi üzerine kurulu bir baba çocuk ilişkisi, çocuğun girişimci, kendine güvenen, dürüst ve merhametli bir birey olmasını sağlar.

    Babasıyla yakın ve kaliteli ilişkisi bulunan çocukların, zihinsel gelişimlerinin ve başarılarının diğer çocuklara göre çok daha yüksek değerlerde olduğu, yapılan akademik çalışmalarla kanıtlanmıştır. Dil gelişimi, problem çözme yeteneği gibi bilişsel becerilerin yanında babanın dürüst bir kişilik sergilemesi de çocuğun sosyal becerilerinin gelişimi açısından oldukça önemlidir.

    Etkin babalık yapan babaların çocukları, arkadaş ilişkilerinde daha az sorun yaşamakta, kolay arkadaş edinmekte, sosyal becerileri daha çabuk öğrenmekte ve kullanmaktadır. Babalarıyla erken dönemde yakın ve iyi ilişkiler geliştiren çocukların kendilerine güvenli, etraflarında olan bitenleri araştıran, sorgulayan ve büyüdükçe daha iyi sosyal ilişkiler kuran çocuklar olduğu da kanıtlanmıştır.

    Babasıyla iyi ilişkiler içinde olan bir kız çocuğunun özsaygısı ve özgüveni artacaktır. Babasıyla kurduğu kaliteli ve sağlıklı ilişki kız çocuklarının ileriki yaşantılarında erkeklerle kuracağı ilişkide yol gösterecek ve kendine güvenli, kendini erkeklerle ilişkide ifade edebilen, isteklerini, sınırlarını ortaya koyabilen bir kişilik geliştirmesine destek olacaktır. Öte yandan erkek çocuklarının babalarıyla kurduğu ilişkinin sağlıklı olması erkek rol modelini yaşaması anlamına gelir. Bu model kadınlarla ilişkiden, sorun çözme, duygularını göstermeye kadar birçok alanda örnekler sunar.

    Mutlu bir aile hayatı dileğimizle!

    Baba – çocuk ilişkisi, Ebeveynlik, Anne – baba sorumluluğu, Kişilik gelişimi, Benlik algısı, Güven duygusu
  • Mayıs 26, 2025

    Aile takviminizde önemli bir gündür bebeğinizin ilk adımını attığı gün. Büyükanneler, büyükbabalar, amcalar, teyzeler, dayılar bir araya gelip kutlama yaparlar. Ama herkesten çok anne baba heyecanlıdır. Bebekleri ilk adımı atmıştır. Artık dünyaya karşı maraton başlamıştır. Bugüne kadar, küçük ayaklarını sıcacık tutmak için aldığınız ya da uykusuz kalıp ördüğünüz patiklerin yerini artık gerçek ayakkabıların alacak olması düşüncesi bile sizi heyecanlandırmaya yeter.

    Peki, nasıl bir ayakkabı alacağınız konusunda nasıl bir yol izleyeceğinizi, neye göre seçeceğinizi biliyor musunuz? Bu yazımızda minik bebeğinize ilk ayakkabısını seçebilmeniz için bilgiler bulacaksınız;

    Aklınıza ilk gelen, ilk adımına yakışır şıklıkta ve yumuşaklıkta olması olabilir. Ancak ayakkabının şık olmasından öte sağlıklı olmasına dikkat etmeniz gerekir. Uzmanlar, ilk adımlarını atan bebeklerin hemen ayakkabıya hapsedilmemesi görüşündeler. Minicik ayakların kum ya da halı gibi yumuşak zeminlere yalınayak basmasında bir sakınca olmadığı gibi uzmanlar yeri hissetmesi gerektiği görüşündeler. Burada dikkat etmeniz gereken tek nokta, bebeğinizin bastığı zeminin ısısı, temizliği ya da yüzeyin düzgün ve pürüzsüzlüğüne dikkat etmenizdir. Evin içinde yalınayak yürümesi, yürümeyi öğrenebilmesi ve sağlam basabilmesi için ilk tavsiye edilendir. Ama dışarı çıktığında ayakkabı giymesi şart.

    Peki, bu ayakkabıda olması gereken özellikler neler?

    Bebeğinizin ayakkabısını alırken dikkat emeniz gereken ilk konu yumuşak ve esnek olmasıdır. Bu özellikler ile bebeğinizin dengesini kurabilmesine yardımcı olmuş olursunuz. Topuk kısmında kaymayı önleyici tarzda bir kısım olması tercih sebeplerinden biridir. Yüksek bilek desteği olan bot tarzı ayakkabıları almanıza gerek yoktur, ama ille de almak isterseniz bebeğinizin bu ayakkabı içinde iken ayağını ve ayak bileğini rahat hareket ettirebildiğinden emin olmalısınız.

    Ayakkabının ayağı sıkmaması, hava alması, bebeğinizin ayağını serin, rahat ve kuru tutması çok önemlidir. Alerji yapmayan, tahriş etmeyen dokusunun olmasına dikkat etmenizi tavsiye ederiz.

     Şunlara dikkat etmeyi unutmayın;

    Bebeğinize ayakkabıyı giydirirken zorlayıcı manevralardan kaçınmalısınız, bu evrede bebeğinizin ayak bileğini incitebileceğinizi unutmayın.

    Ayakkabı alınırken mutlaka denenmelidir, birkaç adım attırarak rahat edip etmediğini yüz ifadesine bakarak anlayabilirsiniz. Bu deneme işleminden sonra ayakkabıyı çıkarıp ayakta iz yapıp yapmadığına, kızarıklık oluşturup oluşturmadığına dikkat etmelisiniz.

    Topuk arkasında çekecek girecek kadar mesafe kalmasına dikkat etmeniz gerekir. Yalnız bu mesafe, bebeğinizin yürürken ayağının ayakkabı içinde kaymasına sebep olacak kadar büyük olmamalıdır.

    Son olarak, zor takılıp çıkarılan tokalı modellerden ziyade yumuşak ve çırçırtlı modelleri tercih etmenizi öneririz.

    Mutlu yolculuklara keyifli adımlar..

    İlk adım, İlk ayakkabı, Yalınayak yürüyüş, Yürüme dönemi, Denge sağlama,Ayakkabı denemesi, Doğru numara seçimi
  • Mayıs 26, 2025

    Çocuğunuzla birlikte oyun oynamak, onun zihinsel ve bilişsel becerilerinin artması için büyük öneme sahiptir. Küçük yaşlardan itibaren anne – babasıyla geçireceği kaliteli zaman çok önemlidir. Özellikle 0-3 yaşlarındaki çocukların ailedeki yeri, yaşamı için çok önemlidir. Karakterinin oluştuğu, yaşama dair temelin atıldığı bu yaşlarda ailesiyle geçireceği keyifli zamanlar sayesinde sağlam bir temel atılması gerekir. Bu yazımızda yaşa göre oyunları toparlamaya çalıştık;

    0-1 yaş arası oynanabilecek oyunlar;

    Makara oyunu; Bebeğinizin ellerini önde tutun ve birbiri çevresinde yün sarar gibi çevirin, sonra tersine döndürülür. Bu arada “sar sar sar makarayı, çöz çöz çöz makarayı” kelimeleri söylenir.

    Beşi sana, beş bana oyunu; Bebeğinizin bir elini açın, kendine doğru çevirin, bu esnada beş parmağını açarak “beşi sana” deyip bebeğinizin elini ona gösterin. Sonra elini kendinize doğru çevirin ve “beşi bana” deyip elini göğsünüze değdirin.

    Hani bana oyunu; Beş parmağını göstererek “beş minik kardeş varmış” diye hikâyeye başlayın. Bir gün biri ava gitmiş, bir kuş görmüş, biri tutmuş, biri temizlemiş, biri pişirmiş, biri yemiş, bu da “hani bana, hani bana” demiş. “Yok sana, yok sana” demişler, “o da ben de gider ararım” demiş. deyip onu gıdıklamaya başlayın.

    1-2 yaş arası oynanabilecek oyunlar;

    Bu yaş aralığında sevdiği bir müzik eşliğinde birlikte dans edebilirsiniz. Yerde karşılıklı oturarak birbirinize top yuvarlayabilirsiniz. Birbiri içine geçebilen, büyükten küçüğe halkaları geçirebileceği çeşitli geometrik şekilli oyuncaklar alabilir ve bunları birlikte yerleştirebilirsiniz. Az sayfalı ve büyük resimli hikaye kitaplarını ona okuyabilir ve okuduğunuz sırada dokunmasına izin verebilirsiniz. Sevdiği bir oyuncağını saklayarak bulmasına sevk edebilirsiniz.

    2-3 yaş arası oynanabilecek oyunlar;

    Müzikle zıplama oyunu; Çocuğunuz bu yaş aralığında ise ailecek oynanabilecek oyunlar başlıyor demektir. En keyiflisi ailece sevilen bir müzik açmak, müzik çalarken zıplamak ve müzik durduğunda yere oturup bağdaş kurmaktır. Bağdaş kurmada sona kalan oyundan çıkar. Tek önerimiz, çocuğunuzdan hızlı olmamanız J

    Mandal oyunu; Renkli mandalları renklerine göre ayırın. Her bir kümeden birer tane alıp çocuğunuza verin ve ait oldukları yere koymasını isteyin. Her defasında da hangi renk ise sesli olarak onu tekrarlayın.

    Oyuncak saklama oyunu; Oyuncakları saklayıp birlikte arayabilirsiniz. Bu esnada “rafın üstünde yokmuş demek ki” gibi ifadeleri sürekli tekrarlayarak zıt kavramları öğrenmesini sağlayabilirsiniz.

    Legolar – bloklar ile oyunu; Lego ya da bloklar ile oyun oynamak çocuğunuzun nesneleri tanılama ve dikkat yetilerini geliştirmesi için çok önemlidir. Üretkenliğine ve hayal gücüne katkıda bulunur.

    El gölge oyunları; Akşamları loş ışıklı bir ortam ile masal anlatıp hikâyede geçen figürleri duvara yansıtan el hareketleri ile anlatabilirsiniz. Hayal gücünü ve dikkat yeteneğini artıracak bu etkinlikten ailece keyif alacaksınız.

    Çocuk gelişimi, Zihinsel beceriler, Kaliteli zaman, Erken çocukluk dönemi, Aile içi oyunlar, Hayal gücü
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı