ORGANICKID BLOG

  • Mayıs 08, 2025

    Balık tüketimi bazı ailelerde sıklıkla tercih edilem bir alışkanlık, bazı ailelerde ise gerçekten uğraşılması gereken bir mesele. Baz çocuklar, balık tüketmeyi kesinlikle reddeder ve balığın tadına bir türlü alışamaz. Ancak şu da bir gerçek ki, balığın eşsiz faydaları kesinlikle es geçilecek gibi değil.

    Balık, öncelikle yaygın olarak da bilindiği gibi, beyin gelişimi için bulunmaz bir kaynaktır. Hafızanın güçlenmesi ve zeka gelişimi için de önemli bir rol oynayan balık, omega 3 bakımından da oldukça zengin bir kaynak.

    A, B2, B3, B12, D ve e vitaminlerini yüksek miktarda bulunduran balık, aynı zamanda antioksidan bakımından da çok cömert davranıyor. Sofralarınızda bambaşka bir yere sahip olan balığın, önemli bir protein kaynağı olduğunu da unutmamak gerekiyor.

    Kemik gelişimi ve kemiklerin güçlenmesini destekleyen balık, kaslara da olumlu etki eder. Sinir sistemi gelişimi ve sağlığını da düzenleyen balık, bağışıklık sistemini de güçlendirerek hastalıklara karşı daha dirençli durabilmenizi sağlar.

    Doğal yağlar bakımından zengin olan balık, vücuttaki enzimlerin yağlar aracılığı ile kolay emilebilmesini sağlar. Böylece gıdalar aracılığı ile aldığınız enzimlerden daha iyi bir şekilde faydalanabilirsiniz.

    Yararları saymakla bitmeyecek balığı, farklı tariflerle hazırlayarak çocuklarınıza sevdirebilirsiniz. Bunun için en faydalı balıklardan biri olan somon balığı ile hazırlanan tarifimiz, size yardımcı olabilir.

    Kolay Somon Köftesi Tarifi

    Malzemeler
    1 adet organik soğan

    Yarım kilo somon balığı

    2,5 su bardağı kepekli galeta unu

    2 adet organik yumurta

    4 yemek kaşığı maydanoz

    Tuz ve karabiber

    Sıvı yağ (Organik zeytinyağı kullanabilirsiniz.)

    Hazırlanışı
    Soğanı ince ve küçük küpler halinde doğrayın. Doğradığınız soğanı, önceden ısıttığınız yağda kavurun. Kavrulan soğanını bir kenarda bekleterek soğumasını sağlayın.
    Somon balığını az suda haşlayın ve az pişmiş haldeyken ocaktan alarak süzün.

    Ayrı bir kapta maydanozları ince ince kıyın

    Somon balığını ezebilir veya çok küçük parçalar halinde doğrayabilirsiniz. Dilediğiniz gibi küçülttüğünüz somon balığını, 1,5 su bardağı galeta unu, tuz, karabiber ve maydanoz ile bir araya getirerek iyice karıştırın ve yoğurun.

    Elde ettiğiniz karışımı köfte formunda şekillendirin. Yağı ısıtın.

    Köftelerinizi, kalan 1 bardak galeta ununa batırarak kızartın.

    Bu tarifte dikkat etmeniz gereken, yağı önceden iyice ısıtarak köftelerin hızlı pişmesini sağlamaktır. Dışını unladığınız köfteler, yağın kızgın olmaması durumunda çok yağ çekecektir.

    balık, somon, omega 3, beyin gelişimi, zeka gelişimi, protein kaynağı, doğal yağlar, balık tüketimi, sağlıklı tarif, sağlıklı beslenme
  • Mayıs 08, 2025

    Suyun hayat kaynağı olduğunu, her canlı için hayati değerde olduğunu bilmeyen yoktur. Ve her canlının su ihtiyacı kendine vücuduna göredir.

    Bebeklerin ne zaman su içmeye başlaması konusunda ise herkesin genellikle kendi doğruları vardır. Biz bu yazımızda uzmanların ifadelerinden yola çıkarak ve en doğrusunu aktararak; Bebeğin ne zaman su içmesi gerekir? Emme dönemindeki bebeklere su verilmeli mi? Bebeğin anne sütü alırken suya ihtiyacı var mı? Bebeğe su verirken nelere dikkat edilmesi gerektiğine? Gibi soruların cevaplarını vererek sizleri aydınlatmaya çalışacağız.

    Dedik ya bir canlı için su hayati değerdedir diye, bebeğin de tabii ki suya ihtiyacı vardır. Anne sütü denilen büyülü besin bebeğin su dahil, tüm ihtiyaçlarını ilk 6 ay karşılayacak formüle sahiptir. Ama bu durum anne sütü alan bebekler için geçerlidir. Çeşitli nedenlerle anne sütünü alamayan bebeklerin su ihtiyaçları dışarıdan karşılanmak zorundadır. Çünkü en kaliteli bebek mamaları su içeriğine sahip olsalar da belli oranda bebeğe su takviyesi yapılmalıdır.

    Bebeğiniz anne sütü alıyor ve ilk ayını da doldurdu diyelim. Sizde doktorunuzun önerisiyle ek gıdalara başladınız, işte o zaman bebeğinize su vermeye başlayabilirsiniz.

    Bebeğin anne sütünün dışında aldığı ek gıda miktarı, kıvamı ve katılık oranı arttıkça sıvı ihtiyacı da ona göre artacaktır. En sağlıklı sıvı kaynağı su olduğuna göre bebeğe en temiz, hijyen koşullara sahip ve diğer sağlık koşullarına uygun su vermelisiniz.

    Peki diğer sağlık koşularına sahip su derken neyi kastediyoruz, hemen söyleyelim; İçireceğiniz suyun taşıdığı elektrolit yükü çok önemlidir. Bebeğinize vereceğiniz suyun her koşulda temiz ve mikropsuz olduğundan emin olmalısınız.  Ayrıca düşük mineralli su olmalıdır. (Bebekler için özel hazırlanmış sudan faydalanabilirsiniz) Bebeklerin böbrek fonksiyonları henüz gelişmediğinden düşük sodyumlu su vermek gerekir. Gerek mama hazırlarken gerekse sadece su verirken, kokusu ve tadı nötr olan su vermelisiniz. İlk gelişen duyuların koku ve tat alma olmasından dolayı, içireceğiniz veya kullanacağınız su, mamanın tadında değişikliğe sebep olmamalı ve bebeğinizi sudan uzaklaştırıcı bit tat taşımamalı. Dikkat edilmesi gereken bir diğer konu, bebeğinize vereceğiniz suyun güneş altında beklememiş olmasıdır.

    Sağlıklı nesiller yetiştirmek dileği ile...

    Organickid Ailesi..

    bebek, anne sütü, sıvı ihtiyacı, su içme zamanı, düşük mineralli su, sağlık koşulları, su hijyeni, su kalitesi, bebek bakımı
  • Mayıs 08, 2025

    Bebeğinizin yürüme denemeleri onlar kadar sizin için de heyecan vericidir. Bebeğinize bu süreçte nasıl katkı sağlayabilirsiniz? Bazı önerilerimiz sizinle paylaşmak istedik.

    Ağlaması, gülmesi, emeklemesi ya da ondan beklemediğiniz becerileriyle anne babalarını şaşırtan bebekler doğdukları andan itibaren kazandıkları becerilerle heyecan verirler. Yürüme süreci de bu heyecan verici gelişmelerden biridir. Yürüme döneminde bebeğinizin sizin desteğinize ihtiyacı vardır. Yürümeyi özendirme aşamasında keyif almasını sağlayıp, özgüven duymasını ve adım atmasını sağlamalısınız. 

    Öncelikle yürüme çalışmaları yapacağı alanları güvenli hale getirerek ilk yardımınızı yapmalısınız. Olası kazaların önüne geçeceğiniz güvenlik işinden sonra o yumuk yumuk ayaklarıyla adım atma serüvenine başlatabilirsiniz.

    Her bebek için değişse de genelde emeklemeye 7 -9 aylar arasında başlayan bebeklerden bazıları hiç emeklemeden de sıralayıp, ayakta durmaya ve adım atmaya başlayabilirler. Emekleyen çocuk bir süre sonra aynı yerleri dolaşmaktan sıkılabilir. Evdeki herkesin yürüdüğünü gördüğünde kendisi de yürümek için ayağa kalkmaya çalışacaktır. Tutunarak ayağa kalkma isteği, onun yürüme arzusunda olduğunu gösterir. Önce yakınındaki nesnelere tutunup ayağa kalkmaya çalışır ve ilk adımını atar. Sonrasında ellerini bırakarak ayakta durmaya çalışacaktır. Çocuğunuzu bu dönemde cesaretlendirmek için koltuk veya divan gibi tutunabileceği eşyaların üzerine, sevdiği oyuncak oyuncaklar koyabilirsiniz. Böylece adım atmaya daha istekli olacaktır. Bazen ağlayacaktır, bunu normal olarak kabullenmelisiniz. Onu taklit edin ve dizlerini nasıl büküp oturabileceğini göstererek başarmasına yardımcı olabilirsiniz.

    Bebeğinizin yürümeye başlaması yaşıtlarından erken ya da geç olabilir, telaşlanmayın. Ancak 16 ayı tamamladığında hala yürümüyorsa doktorunuzla bunu paylaşmalısınız. 

    Bebeğiniz yürüme döneminde sendeleyerek ve bacaklarını açarak yürüme provaları yapar. Beceremediğinde düşebilir, ağlamaya başlayabilir. Zaten bu dönmede düşmeyen çocuk yoktur. Düştüğünde panik yapmayın, sarılarak onun güvende olduğunu hissetmesini sağlayın. Böylece yeni denemeleri için güç toplayacaktır. Zayıf ve minyon çocukların daha erken yürüdükleri görülürken, genetik faktörlerin de bunu etkili olduğunu belirtelim. 

    bebek, yürüme, emekleme, cesaretlendirme, tutunarak yürüme, adım atma, yürümeyi teşvik, motor beceriler
  • Mayıs 08, 2025

    Tüm dünyayı etkileyen Covid-19 salgını, büyük küçük demeden herkesi maalesef ki fiziksel ve psikolojik olarak zorlamaktadır. En çok da anne babasını endişeli ve korkulu gören çocukları etkilemektedir. Ev halkını her zamankinden daha endişeli gören çocuklar kendilerini güvende hissetmekte güçlük çekiyorlar. Çocuk gelişimi uzmanları, bu zor dönemin atlatılmasında anne- babaya görevler düştüğünü, çocukların psikolojilerinin desteklenmesinin gerektiğini belirtmekteler. 

    Ebeveynlerin yapması gerekenler:

    İlk olarak kendi davranışlarınızı kontrol altına almalı ve haberler, sosyal medya gibi yayın organlarına çocuğunuzun önünde odaklanmamalısınız. Elbette ki gündemi takip etmelisiniz ama onun önünde kaygı ve panik içeren yorumlar yapmamak için ayrı olduğunuz zamanları tercih etmelisiniz. Aksi takdirde çocuğunuzun ruhsal durumunda derin yaralar açılmasına sebep olabilirsiniz. 

    İçinde bulunduğunuz karantina durumunu çocuğunuza açıklayın:

    Çocuğunuzun yaşını ve gelişimini göz önünde bulundurarak uygun bir dille neden karantinada olduğunuzu açıklamalısınız. Jest ve mimiklerinizle destekleyeceğiniz sakin ve yumuşak bir ses tonuyla, ona güven veren cümleler kurmalısınız. Çocukların müthiş bir gözlemci olduğunu hatırlayarak, konuşmanızı yapın, çünkü sizdeki kaygı ve paniği hemen anlama kapasitesine sahipler. Bu yüzden ne söylediğinizden ziyade nasıl söylediğiniz daha önemlidir. 

    Konuşmaya başlarken önce onu dinlemeye çalışın. Bu durumdan duyduğu kaygıyı ve yanlış bildiklerini öğrenerek konuşmanıza yön verin. Yanlışlarını düzelterek yapacağınız konuşmalar onun güven duygusunu perçinleyecektir.

    Çocuğunuz okul öncesi yaşta ise onunla net ifadelerle konuşun. Ona bu virüsün bizim öksürmemize ve hapşırmamıza neden olan çok küçük mikroplar olduğunu açıklayın. Ancak evde kalarak bu mikroplardan korunacağınızı ve bunun için evden dışarı çıkmadığınızı, ancak bazı insanların hastalanabileceğini anlatarak, oluşan ya da oluşabilecek kaygısını azaltabilirsiniz. Korunma yollarından bahsederek sık sık ellerinizi yıkamanız gerektiğini, hijyen kurallarına uyulmasının önemini ve bu yüzden diğer insanlarla temastan kaçınılması gerektiğini anlayabileceği şekilde anlatın. Eğer çocuğunuz sosyal medya kullanabiliyor ya da televizyondan haberleri izleme fırsatı bulabiliyorsa duyduğu her şeye inanmaması gerektiğini, bu süreçte bilgi kirliliği olabileceği, bunun için de öğrenmek istediği, aklına takılan şeyleri size sorması gerektiğini açıklayın. 

    ebeveynler, endişe, çocuk gelişimi, elleri yıkamak, bilgi kirliliği, anne-baba görevleri, Covid-19
  • Mayıs 07, 2025

    Çocuğunuzun küçük yaşlardan itibaren özgüven sahibi ve kendinden emin bir birey olarak yetişmesi için, o büyürken dikkat etmeniz gereken bazı noktalar vardır. Çocuğunuzu özgüvenli bir insan olarak yetiştirmek, başarılarının tadını çıkarmasını izlemek, başarısızlıklarını ise bir sonraki denemesinde daha iyi olmaya bir fırsat olarak değerlendirmesini sağlamak için ona destek olun.

    Onu sevmek için şartlar koymaktan kaçının.
    O sizin çocuğunuz ve onu koşulsuz şartsız seviyorsunuz. Siz bunu bilseniz de, hareketleriniz ile göstermezseniz çocuğunuz bu konuda şüpheye düşer. “Eğer yemeğini bitirmezsen seninle artık konuşmayacağım”, “Ödevlerini bitirmezsen seni sevmeyeceğim”, “Yaramazlık yaparsan seni başka birine vereceğim” gibi tehdit cümleleri, sizin onu yeterince sevmediğinizi düşündürecektir.

    Her zaman güven duyduğunuzu mutlaka hissettirin.
    “Sen şimdi tek başına yapamazsın” diyerek müdahale ettiğiniz her şey, onun o işten biraz daha uzaklaşıp siz bağımlı hale gelmesine sebep olur. Denize düşmeden, kulaç atmayı öğrenemezsiniz. Bırakın yapması gerekenleri tek başına yapsın. Siz sadece, ona güvendiğinizi ancak yardıma ihtiyacı olduğunda da seve seve yardımcı olabileceğinizi belirtin, gerçekten yardıma ihtiyacı olduğunda size mutlaka söyleyecektir.

    Söylediklerini dikkate alarak can kulağıyla dinleyin
    Çocuğunuz, söylediği sözler “Çocuk…” diyerek dikkate alınmadığı her an, konuşmaktan biraz daha kaçar. Onun söylediği her sözün değerli ve dinlemeye değer olduğunu unutmayın. Onun söylediklerini ciddiye alın, konu hakkında fikir yürütün ve çocuğunuz ile konuşmaktan kaçınmayın.

    Bırakın kendi hataları ile yüzleşebilsin.
    Onun hata yapmasından, ondan çok siz korkuyorsanız, kendinizi biraz dizginlemenin vakti gelmiş olabilir. Bırakın hata yapsın, ne kaybedersiniz? Yaptığının sonucunda eğer bir hata ile karşı karşıya kalmışsa, bunun sebeplerini ve sonuçlarını sakince anlatarak ona yol gösterin.

    Atacağı adımlarda ona cesaret verin.
    Çocuğunuzun yapmak için istekli olduğu girişimlerde, bazen biraz cesarete ihtiyaç duyduğu zamanlar olabilir. Böyle anlarda sizin her zaman arkasında olduğunu bilmesine izin verin. Bunu yapabileceğini, isterse başarabileceğini anlatın ve gerekirse ipuçları ile yol gösterin. Ancak yol göstermenin, müdahale etme noktasına gelmemesine dikkat edin. Unutmayın ki, yolu kendi bulmalı.

    Duygularınızı ve tepkilerinizi saklamayın
    Onu sevmekten de ona kızdıysanız tepki göstermekten de kaçınmayın. Sizi en iyi şekilde tanımasının yolu, çocuğunuza karşı net olmaktan geçer. Sadece tepkilerinzde abartıya kaçmamaya dikkat etmelisiniz.

    Onu başkaları ile kıyaslamak iyi bir yol değil
    Bir başkasının çocuğu mükemmel şekilde bale yapıyor olabilir, bu durum sizin çocuğunuzun da göz kamaştıran bir balerin veya balet olmasını gerektirmez. Her çocuğun kendine özgü yetenekleri ve yeterlilik düzeyi olduğunu unutmayın. Onu, başkalarının yaptıkları ile sınırlamak yerine kendisine özgü yeteneklerini keşfetmesi için teşvik edin.

    Eleştirilerinizde açık ve yapıcı olun.
    Çocuğunuzun yaptığı her şeyi beğenmek de, hiçbir şeyi beğenmemek de iyi sonuçlar doğurmaz. Yaptıkları karşısında en dürüst kişi siz olmalısınız. Onun yaptığı bir çalışmayı desteklemenin en doğru yolu, bu çalışmanın nasıl daha iyi bir hale gelebileceği konusunda beyin fırtınası yapmaktır. Ancak, gerçekten iyi ir çalışma ortaya koyduğu zaman da “Mükemmel!” diyerek onu cesaretlendirmeyi unutmayın.

    Kendine güvensiz davranmasına izin vermeyin
    Onun zaman zaman kendine güvensiz davrandığı zamanlar olabilir, bu şekilde hissetmesine ise aslında hiç gerek yok! Ona, herkesin eşsiz olduğunu ve her insanın kendisine özgü bir dünya olduğunu anlatarak kimsenin aslında ondan üstün olmadığını yapıcı bir dille anlatın.

    çocukta özgüven geliştirme, çocuk eğitimi, özgüvenli çocuk yetiştirme, destekleyici ebeveynlik, çocukta sorumluluk, çocukla sağlıklı iletişim, ebeveyn önerileri
  • Mayıs 07, 2025

    Çocukların en sevdiği aktivitelerden biri, resim ve boyamadır. Boyama yapan çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimlerine sağlanan katkılar ile çocuğunuzun hem eğlenip hem de kendini geliştirmesi mümkün.

    Şimdi, çocuğunuz için toksik madde içermeyen boyama kalemleri edinin ve bakın boyama aktiviteleri ona nasıl fayda sağlıyor.

    Boyama yapmak çocuğunuzun el becerilerini geliştirir
    Boyama kitaplarının üzerindeki desenler, çocuğunuza ince hatlar arasında geçiş yapma ve çizgileri taşırmadan boyamaya çalışma fırsatı verir. Çizgilerin arasında yeteneğini konuşturan çocuğunuz, ince çizgileri iyi bir şekilde boyayabilmek için kalemi daha özenli tutar ve elindeki kalemin kontrolünü sağlamaya çalışır. Kalem, kağıt gibi kırtasiye malzemeleri ile uğraşırken el kontrolünü de geliştiren çocuğunuzun alet kullanma becerisi bu şekilde artar.

    El göz koordinasyonunun gelişmesi için boyama çok faydalıdır
    Çocuklar 3 yaşından sonra el göz koordinasyonunu geliştirmeye başlar ve nesneler ile şekilleri anlamlandırmaya çalışır. Boyama kitaplarının üzerindeki desenleri anlamlandıran çocuğunuz, resim yapma ve boyama aktiviteleri ile el göz koordinasyonunu geliştirme fırsatı bulur.

    Boyama yapmak hayal gücünü tetikler
    O bulutun pembe mi olmasını istiyor? Bırakın olsun! Çocuklar, resim ve boyama aktiviteleri sırasında kendilerine ait bir dünya yaratır ve nesnelere farklı bir bakış açısı ile bakmayı öğrenir. Onların, boyama yaptıkları sırada her şeyi gerçeğe uygun olarak uygulamasını beklemeyin.

    Çocuğunuza göre bir kedi yeşil, bir ağaç mor olabilir. Bu konularda çocuğunuza sınır koymamalı, gerçeğe uygun şekilde yapması için müdahale etmemelisiniz. Böylece, sınırsız bir hayal gücünü kullanabilmeyi öğrenen çocuğunuz, nesneleri gerçeklerin de üstünde bir bakış açısı ile değerlendirerek kendine has bir düşünce yapısı geliştirme fırsatı bulmuş olur.

    Konsantrasyon toplamayı öğretir
    Bir işe kanalize olmak ve tüm dikkatini bir işe yöneltmek, birçok insan için zor olabilir. Böyle durumlarda zorlanmamak için, küçük yaşlardan itibaren konsantrasyon gerektiren işlerle uğraşmak büyük yardımcıdır. Boyama aktiviteleri, çocuğunuzun dikkatini toplayarak uğraşması gereken bir tür oyun olduğu için, çocuğunuz küçük yaşlardan itibaren konsantrasyon kontrolü yapmayı öğrenir. Onun dikkatini toplaması için gereken ortamı sağlayın ve bırakın tüm dikkatini boyamaya versin.

    Boyama ile sakin ve daha mutlu çocuklar
    Kimi zaman kendimizi ifade etmek için kelimeler yetmez. Böyle durumlarda içimizdeki duyguları ve düşünceleri dışarı aktarmak için alternatif yollar ararız. Çocuklarda da bu durum çoğunlukla böyle olabilir. Özellikle çocuklarınızın dil gelişimini tamamlamadığını düşündüğümüzde, kelimeler onlar için fazlasıyla yetersizdir. Çocuklarınız boyama ve resim aktiviteleri ile içindeki duygu ve düşünceleri dış dünyaya açabilir ve bu bir çeşit rahatlama sağlar. Kendini ifade ederek rahatlayan çocuğunuz, daha sakin ve mutlu bir çocuk olur.

    Organickid olarak, biz de çocuğunuzun gelişimine katkı sağlamak için her alışverişinizde bir boyama kitabını paket içerisine ekliyoruz. Paket içerisinden çıkan boyama kitapları ile siz de onun gelişimini destekleyebilirsiniz.

    çocuklarda boyama, boyama aktiviteleri, hayal gücü geliştirme, ince motor becerileri, yaratıcı etkinlikler, sakin ve mutlu çocuk
  • Mayıs 07, 2025

    Bahar mevsiminde, en kullanışlı bebek kıyafetleri, tabii ki body’ler. Sıcak havalarda tek başına veya serin havalarda hırkalar ile kullanabileceğiniz bebek body modellerini keşfedin, organik pamuk doğallığı ile bebeğinizin gardırobunu bahara hazırlayın.

    Bahar aylarında sıklıkla kullanacağınız body’ler, bebekleriniz için de hem yumuşacık hem de çok rahat. Rengarenk 3 farklı body modeli ile bebeğinize rengarenk kombinler yaratabileceğiniz pembe body seti, aynı paket içerisinde birbirinden farklı 3 farklı body modeli ile bebeğinize rengarenk bir hediye. Puantiyeli body ile birçok renkteki pantolon ve taytlara uyumlu eşleştirmeler yapabilirsiniz. Kuş ve baykuş desenli rengarenk body’ler ile de baharın tüm canlılığını bebeğinizin üzerine yansıtabilirsiniz.

     

    Pastel renkler hem çok masum hem de tüm renklerle uyum sağlayabilecek kolaylığa sahip. Koala 3’lü body setinin içindeki 3 farklı model, aynı seriye dahil olan koala pantolonlar ile mükemmel uyum içinde! Organik pamuktan yapılmış kumaşların yumuşaklığı ve doğallığı ile bebeğinizi saracak koala 3’lü body setini seçerek baharın en işe yarayan alışverişini yapmış olacaksınız.

     

    Onlar her şeyden doğal, masum ve narin. Bebeğiniz bu kadar hassasken, kıyafetlerinde de aynı hassasiyeti gösterirsiniz. Organik pamuktan yapılan ipliklerle, yumuşacık dokunan kumaşlar, bebeğinizin hem mevsim şartlarına uyum sağlamasını hem de rahatlığının hiç bozulmamasını sağlayacak. Açık renkleri ile bebeğinizin tüm masumiyetini yansıtacak doğallığın ön plana çıktığı naturel 3’lü body seti, yeni doğandan 24 aya kadar tüm bebekler için vazgeçilmez bir rahatlık!

     

    Bahar deyince akla hangi renkler gelir? Tabii ki gökyüzünün mavisi ve canlanan doğanın yeşili! Siz de bebeğinizi, baharın en güzel renkleri ile giydirin. Mavi ve yeşil tonlarındaki 3 farklı body modeli ile size gelecek mavi yeşil 3’lü erkek bebek body seti, organik pamuktan gelen yumuşaklığı ile baharın en güzel tarafı!

    bebek body modelleri, organik pamuk body, bebek giyim, bebek kombini, organik bebek kıyafeti
  • Mayıs 07, 2025

    Bebeğinizin ilk zamanları, onunla tanışma evresi ve onun anne karnından dışarı çıkarak dünyaya adapte olma sürecini izlemeniz açısından benzersiz anlarla doludur. Bu anlarda, bebeğinizin gelişim sürecinde yaşayabileceği bazı sorunlar da gündeme gelebilir; ancak telaşa mahal yok. Bebeğinizin yaşayabileceği sorunlar için, önceden bilgilenerek ve onu iyi dinleyerek önlemler alabilir veya oluştuktan sonra tüm bu sorunların kolayca üstesinden gelebilirsiniz.

    Hemen hemen tüm bebeklerin yaşadığı problemlerden biri de, maalesef gaz sancısı. Sindirim sistemi yeterince gelişmeyen ve anne sütü ile yeni tanışan bebeğiniz, gaz sancısı sorunu ile karşılaştığı zaman, huzursuz olabilir ve hatta sonu gelmeyen ağlama nöbetlerine kadar uzanan uykusuz geceler yaşayabilir. Bazı bebekler, kolik denen ağlama ve huzursuzluk sorunu ile de karşılaşabilir. Kolik, sebebi henüz tam olarak bilinmemekle birlikte, bebeğin ilk 3-4 haftasında yaşadığı sürekli ağlama ve katılma durumuna verilen isimdir. Uykusuzluk sorunu da yaratan koliğin, sebeplerinden birinin de gaz sancısı olabileceği düşünülmektedir.

    Bebeklerin ilk haftasında genellikle gaz sancısı olmaz ancak ilk haftadan sonra gaz sancısı ağrı ile kendini gösterir. Bebeklerin gaz sancısı, genellikle ağlama nöbetleri, emzirme sırasında memeye uzandığı halde emmeyip ağlaması ile bebeğinizin davranışlarına da yansır. Böyle durumlarda sütünüzün yetersiz geldiği yanılgısına kapılmaktansa, bebeğinizin ağlama sebebinin gaz sancısı olma ihtimalini de göz önünde bulundurmalısınız.

    Bebeğinizin gaz sancısından dolayı sıkıntılarının azalması için yapabileceğiniz bazı uygulamalar, alabileceğiniz önlemler elbette var. Bunları göz önünde bulundurarak bebeğinizin rahatlamasını sağlayabilirsiniz.

    Bebeklerde gaz sancısına karşı neler yapılabilir?

    Bebeğiniz için seçtiğiniz biberonun meme ucundaki delik, ne çok küçük ne de çok büyük olmalı. Bu şekildeki emzik uçları, bebeğin fazla hava yutmasına sebep olabilir.

    Gaz sancısı başladığı zaman, bebeğinizi kucağınıza alarak ritmik hareketler ile masaj yapabilir, gezdirebilirsiniz.

    Akşam saatlerinde yapılan banyo, uyku öncesi bebeğinizin rahatlamasını sağlayabilir.

    Beslenme sırasında 2 memenin arasında geçiş yaparken, bebeğinizin sırtını sıvazlayarak gazını çıkarmalısınız.

    Doktorunuza danışarak, ek gıda için kullandığınız mamayı gözden geçirmelisiniz. Mamanın inek sütü bazlı olması, bebeğinizde gaz probleminin oluşmasına sebep olabilir.

    Bazı bitki çayları, bebeklerin gaz problemlerine çözüm olabiliyor. Rezene, papatya gibi rahatlatıcı çaylar denenebilir ancak bebeğinize bu çayları vermeden önce mutlaka doktorunuza danışmanız gerekiyor.

    Gaz problemi sırasında panik yapmayarak, bebeğinizi sakinleştirmeye yönelik davranışlar sergilemelisiniz.

    Kesinlikle reçetesiz ilaç kullanmamalısınız. Eğer gaz problemi, ilaç kullanmayı gerektirecek kadar yoğunsa, doktorunuza danışarak yan etkilerinden etkilenmeyeceğiniz uygun bir ilaç tavsiyesi için alternatifleri düşünebilirsiniz.

    bebek gaz sancısı, bebeklerde gaz çıkarma, bebek masajı, bebeklerde uykusuzluk, bebek ağlama nöbetleri
  • Mayıs 07, 2025

    Doğduğu andan itibaren sağlığına, beslenmesine ve mutluluğuna katkı sağlamak için büyük özveri gösterdiğiniz bebeğinizin bulaşık seçimi de oldukça önemli. Mutfakta kullanacağınız ve bebeğinizin leziz menülerini servis edeceğiniz bebek bulaşıkları nasıl olmalı? Bu bulaşıklar kullanımdan sonra nasıl temizlenmeli ve sterilize edilmeli? Bebeğinizin rahat kullanabileceği mutfak malzemeleri nasıl olur? Yazımızda tüm bu soruların cevaplarını bularak bebeğiniz için mutfak hazırlıkları hakkında bir fikir edinebilirsiniz.

    Biberon nasıl seçilir?

    Bebeğinizin anne sütü  döneminden sonra en çok kullanacağı eşyası, elbette biberonu olacak. Bebekler için sağlıklı ve kolay kullanım sağlayan biberonlar seçerek hem onun mutluluğunu hem de kendi kolaylığınızı sağlayabilirsiniz.

    Bebeğinize biberon seçerken, öncelikle cam olmasını tercih edebilirsiniz. Cam, mutfakta kullanabileceğiniz en sağlıklı malzemelerden biridir  ve plastiğin toksik artıklarını gıdaya geçirme riskini de taşımaz.

    Biberonun emzik kısmında, hava alan bir delik bulunmasına dikkat edin. Bu delik ile biberon içindeki sıvının akışı korunacak ve bebeğinizin daha rahat bir beslenme deneyimi yaşaması kolaylaşacaktır.  Bebeğiniz biberonu emerken, deliğin üst kısımda kalmasına dikkat etmeniz gerekiyor.

    Emzik seçimi de çok önemli!

    Kimi bebekler emzik ile çok zaman geçirir kimileri ise emziği kesinlikle reddeder. Eğer sizin bebeğiniz de emzik sevenlerden ise onun rahat kullanabileceği, sağlıklı bir  emzik edinmenizin vakti geldi demektir.

    Bebeğiniz için anne memesine en yakın şekillerdeki emzikleri seçmeniz, onun emziğe alışmasını kolaylaştıracaktır. Emzikler genellikle 0-6 ay ve daha büyük aylar olarak iki şekilde boyutlandırılır. Seçeceğiniz emziğin sağlık belgelerine sahip olmasına ve toksik madde içermemesine kesinlikle dikkat edin.

    Bebeğiniz gün içerisinde emziği sıklıkla düşürecektir. Bir emzik her düştüğünde, bebeğe geri verilmeden önce sterilize edilmek zorunda. Eğer sterilizasyon ile sürekli olarak uğraşmak için yeterli vaktiniz yoksa, 2-3 emzik edinmenizde fayda var. Bebeğinizin kullandığı emziklerin her 3 ayda  bir mutlaka değiştirilmesi gerektiğini de unutmamalısınız.

    Peki bebek bulaşıkları nasıl yıkanır?

    Sıra geldi bulaşıklara. Porselen ve cam malzemeler, püre ve katı gıdaya geçen bebekler için  en sağlıklı seçimlerin başında geliyor. Küçük kazalar sırasında bir sorun yaşamamak için kırılmaya dayanıklı tabakları tercih edebilirsiniz.

    Kaşık ve çatal seçiminde ise çelik veya plastik tercih edebilirsiniz. Ancak seçeceğiniz ürünler kesinlikle sağlık belgeleri ve onaylarına sahip olmalıdır.

    Bebek bulaşıklarını yıkarken;

    Kendi deterjanınızı kullanmayın. Yağsız bulaşıklarda beyaz sabun işinizi görebilir. Daha zorlu lekelere sahip bulaşıklar için, bebekler için özel olarak üretilen doğal içerikli bulaşık deterjanlarını kullanın.

    Fırça önemli. Biberon  ve bulaşıkları temizleyen fırçanızın  lekeleri çıkaracak sertlikte, ancak bulaşıklarınızı çizmeyecek yumuşaklıkta seçmelisiniz.

    Eğer bulaşıkları, bulaşık makinesinde yıkayacaksanız, yıkamadan sonra ekstra durulama yapın ve makinenizin parlatıcı gözüne sirke koyun.

    bebek bulaşıkları, biberon seçimi, bebek mutfak malzemeleri, bebek sağlığı,anne sütü sonrası
  • Mayıs 07, 2025

    Kucakta, beşikte geçen dönemler, yavaş yavaş geride kaldı. Bebeğiniz büyümeye başladığı andan itibaren, kendi ayaklarının üzerinde durmak ve hayatındaki özerkliğini ilan etmek için sonu gelmez bir çaba halindedir.

    Bu çaba, bebeğinizin artık çocukluk dönemine girerek kendi kendini idare edebilecek duruma gelmesi ve hayata hazırlanması açısından, aslında çok olumlu ve faydalı. Ancak bebeğinizin bu süreçte, adeta aynada kendini aslan olarak gören bir kedi olduğunu düşünmeniz gerekir. Bu yüzden onu korumak için sizin de yoğun bir enerji sarf etmeniz ve çocuğunuzun bu kontrolsüz gücünü olası tehlikelere karşı kontrol altına almanız şart.

    2 yaş sendromu nedir, nasıl geçer?

    2 yaş sendromu, bebeğinizin 1,5 yaşından itibaren kendini gösterir ve ailenin tutumu, bebeğin yapısı gibi değişkenlere bağlı olarak ortalama 2-3 yıl veya daha uzun sürebilir. Bu süreç; bebeğin kendi ayakları üzerinde durduğu, kendi işlerini kendisinin halledebileceğine inandığı ve fazlası ile itiraza meyilli olduğu, şiddet eğilimi gösterdiği bir dönemdir. Bu süreci olumlu etkilerle ve hem bebeğinize faydalı olacak hem de bebeğinizle iletişiminizi kötü etkilemeyecek şekilde geçirebilmeniz için, dengeli bir tutum sergilemeniz önemli.

    Birden ortaya çıkan aşırı merak

    O artık dünyayı keşfe çıkmaya hazırlanan bir kaşif! Ve elbette ki keşfine, kendisine en yakın yerden, evden başlayacak. Dolaplar, çekmeceler, arka balkonunuz onun için hazinelerle dolu ve hepsi keşfedilmeyi bekliyor. Bu süreçte, onu sürekli merak ettiği şeylerden uzaklaştırmak, onun hırçınlaşmasına sebep olur. Çocuğunuzu uzaklaştırmak yerine, ulaşabileceği yerlere tehlike oluşturabilecek eşyaları koymayın. Eğer gerçekten gitmemesi gereken bir yere yönelirse, ona sert bir “hayır” demek yerine, onu cezbedecek yeni bir şey öne sürün ve dikkatinin buraya yönelmesini sağlayın.

    Sadece uyarı değil, sebep sunun

    Onu sadece “Dokunma”, “Gitme”, “Cıss” diye uyarmanız, aslında işleri daha da zorlaştırır. 2 yaş sendromunda bebekler, ona karşı yaptığınız her itirazı bir inatlaşma sebebine dönüştürebilir. Bu yüzden yapmasını istemediğiniz şeylerin sonuçlarını görmesini sağlayın. Bebeğinizin sıcak çaya dokunmasını istemiyorsanız, kontrollü bir şekilde bardağın sıcaklığını hissetmesini sağlayın. “Buna dokunmamalısın!” yerine, “Buna dokunmamalısın, çünkü…” şeklinde kurduğunuz cümleler her zaman daha yapıcıdır.

    Aidiyet duygusunu lehinize çevirin

    “Ben” ve “Benim!” duygularının şaha kalktığı bu dönemde, bebeğinizin her şeyi kurcalama huyunu kontrol etmek için bu aidiyet duygusunu kullanabilirsiniz. Ona kendine ait alanlar yaratın. Kendi dolabı, kendi tabağı, kendi çekmeceleri olsun. Böylece kendisine ait hissettiği şeylerin değerini bilirken, size ait alan ve objelere saygı duymasını sağlamayı da kolaylaştırabilirsiniz.

    Şiddete eğilimini kontrol edin

    Çocuklar 2 yaş sendromunda önce kendisine, sonra size, daha sonra da yaşıtı olan oyun arkadaşlarına şiddet göstermeye meyillidir. Ancak ona hemen kızmayın! Şiddet duygusunu yeni keşfeden çocuğunuz, bunu nasıl kullanacağını bilemez ve bu konudaki kılavuzu sizsiniz. Bebeğiniz size veya başka bir kişiye yönelik şiddet uyguladığında gülmek, canınızın yandığını belirtmek veya kızıp bağırmak yerine ona ilgi göstermeyi kesin. Böylece sosyal rollerinde şiddet kullanmanın hem yanlış olduğunu hem de onu yalnızlaştıracağını anlayacak ve bu yüzden bundan kaçınacaktır.

    çocuk gelişimi, bebeklik dönemi, merak dönemi, çocuk psikolojisi, çocukta özgüven, çocuk eğitimi
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı