1000 TL VE ÜZERİ ALIŞVERİŞLERDE KARGO BEDAVA
VADE FARKSIZ 3 TAKSİT İMKANI

Blog

19 Ocak, 2021

ÇOCUĞUNUZUN KORKULARINI NASIL ÖNLERSİNİZ?

Her insan yaşamının bir döneminde endişe ve korku duyguları yaşar. Yetişkinlerde bu duygular kaygı verici olsa da çocukların sağlıklı gelişimi için gerekli ve önemlidir. İleriki yaşlarda karşılaşabilecekleri beklenmeyen olaylar veya durumlara karşı sağlam duruş sergilemelerinde yardımcı olur. Çocuğun yaşadığı döneme ait zamanlarda da onu temkinli olmaya iter. Mesela, yüksekten korkan çocuk tehlikeli ve yüksek yerlerden uzak durur.

Bebeklik ve Çocukluk Korkuları:
Her yaşın korkuları farklılık gösterir. Örneğin 0- 15 aylık bebeklerin korkularının başında anne babadan ayrı kalmak, yabancılara karşı duydukları korku olabilirken, 3-6 yaş arası çocukların korkularını hayali canavarlar, evin içerisinde var olduğunu düşündüğü hayaletler, karanlık, gök gürültüleri vb. gibi korkular oluşturabilmektedir.

Uzmanlar çocuklardaki korkularının oluşturabileceği davranış değişikliklerine karşı ailelerin doğru yaklaşımlarının, korkuların yenilmesinde etkili olacağını belirtmektedirler. Korkuların aşılmasında ailelere çok büyük görevler düştüğünü söyleyen uzmanlar, çocuğa uygulanan disiplinin tutarsız olduğunda sorunun daha da büyüyebileceğine dikkat çekiyorlar. Örneğin yaramazlık yapan çocuğuna, uslu durmazsan seni sokaktaki dilencilere veririm diye tehdit algısı uyandıran anne farkında olmadan yeni korkuların filizlenmesine neden olur.

Çocuğunuzun Korkularını Önemseyin:
Çocuğunuzun korkusu veya korkuları her ne ise onu ciddiye almak, önemsemek, alay etmemek onda öz güven oluşturacağından korkularını büyüdükçe aşmasına sebep olacaktır. Aksi takdirde ailesi tarafından ciddiye alınmadığını hisseden çocuk küçük düşme, aşağılanma kaygısı güdecek ve kendini ifade edemeyip sorunun büyümesine, destek alamamasına olanak sağlamış olacaktır.

Korkuları Olan Çocuğunuza Nasıl Yaklaşmalısınız:
• Aile içinde çocuğunuza istikrarlı bir güven ortamı sunun.

• Çocuğunuza ve onun korkusuna saygı duyun.

• Sıradışı durumlar olmadıkça, çocukların kendi korkularıyla mücadele ederek yenebileceğini unutmayın ama onun yanında olduğunuzu sık sık vurgulayarak cesaret verin.

• Çocuğunuzun korkusu her ne ise birlikte üstüne gidin Örneğin karanlıktan korkuyorsa yatarken ışığı açık bırakın ya da evde hayalet olduğunu düşünüyorsa, elinden tutarak birlikte evi dolaşıp bir şey olmadığını gösterin.

• Korkutmayı asla disiplin aracı olarak kullanmayın, çünkü korkunun dövmekten bile daha yüksek yaptırım gücü vardır. Örneğin yemeğini bitirmezsen sana iğne yaptırırım demek, iğne yapılması gereken durumları oldukça zora sokacaktır.

19 Ocak, 2021

EVİNİZ BEBEĞİNİZ İÇİN GÜVENLİ Mİ YOKSA MAYIN TARLASI MI?

Bebekler emeklemeye başladıktan sonra hızlı bir şekilde hareketlenirler. Merak ettikleri şeylere ulaşmak ona dokunmak, ağzına götürerek tanımaya çalışmak artık onlar için kolaylaşmıştır. Bu hareketlenme birçok tehlikeyi de beraberinde getirir. Dengeleri tam olarak gelişmediği için çevresinde bulunan birçok nesne tehdit oluşturacak konumdadır. Yüksek kaza potansiyeline sahip evleri, bebeğin yaşamınıza dâhil olmasıyla birlikte tasarımını da ona göre düzenlemek gerekir.
Bebeğin yaşam alanı anne baba tarafından mutlaka güvenlikli hale getirilmelidir. Bebeklikten çocukluğa doğru ilgi alanları değiştikçe, çevresindeki tehdit unsuru olabilecek alanlarda genişler.

Evinizde Mayın Tarlası Olabilecek Riskli Bölgeler:
Kapılar: Evdeki bütün oda ve dolap kapılarını çarpmaları önleyecek biçimde düzenleyin. Özellikle mutfak kapısı en çok gözlenmesi gereken yer olmalıdır.
Elektrik Düzeneği: Evdeki prizler açık model ise kapaklı olanları ile değiştirin, elektrik düğmelerinin de güvenli olduğundan emin olun.

Oyun Alanı: Bebeğinizin oyun alanını tehlike oluşturabilecek nesnelerden arındırarak, dengesini kaybedip düştüğünde ona zarar vermeyecek yastık gibi yumuşak yüzeylerle destekleyin. Ayrıca siz mutfağa veya başka odadayken onu gözetleyebilecek konumda olmamalıdır.

Pencereler: Sehpa koltuk gibi eşyaları pencere yakınından uzak tutarak tırmanıp çıkmasını önlemelisiniz.

Ocak: Ocağınızın kapı ve pence4re yakınında olmamasına dikkat edin. Sizin gözetiminiz altında olmasına özen gösterin. Ocağın önünde güvenlik bariyeri oluşturun.

Döşemeler: Döşeme yüzeylerinin ıslak olmaması onun kayarak düşmesini önler.

İlaçlar: Evinizdeki ecza dolabınızı onun ulaşamayacağı yerde muhafaza edin.

Zemin: Zeminin kaygan olmamasına dikkat etmelisiniz.

Kapı Eşikleri: İç kapı eşiklerinin takılıp düşmeyi önleyecek şekilde olması gerekir.
Tırabzanlar: Evde merdiven varsa mutlaka tırabzan olmalı ve parmaklık arası genişliği 80-90 mm yi geçmemelidir.

Su Depolama: Evinizde su tankı veya benzeri depolama söz konusuysa ağızlarının kapalı olmasına çok dikkat etmelisiniz.

Atölye ve veya Bahçe: Buralara ulaştığında tehlike oluşturmayacak konumda olmasına özen gösterin.

Sivri Köşeli Mobilyalar: Sivri köşeli mobilyaları sünger gibi yumuşak kaplayıcılarla güvenli hale edin.

Kimyasallar: Evde kullanılan deterjan, çamaşır suyu gibi zehirli maddeleri kendi orijinal kutularında ve ulaşamayacakları dolap içlerinde saklayın.

Dikkat edilmesi gerekenler her eve göre değişiklik gösterebileceğinden anne baba olarak uyanık olup sık sık evde oluşabilecek kazalara karşı dikkatli olunmalıdır.

19 Ocak, 2021

ŞEKERSİZ TATLI ARAYANLARA: LİMONLU VE AHUDUDULU ŞEKERSİZ CHEESECAKE

Tatlıyı hayatından çıkarmak isteyenler ve çocuklarına tatlı alternatifleri sunarken şekerden kaçınanlar için, şekersiz tatlı tarifleri tam bir kurtarıcı. Şeker kullanmadan tatlı bir lezzet ile gününüzü renklendirmek için, limonun ferahlığı ve ahudunun benzersiz lezzeti ile zenginleşen bir cheesecake tarifinden yararlanabilirsiniz.

Yaz aylarına hafif bir alternatif sağlayacak bu tatlı tarifini, hem çocuklarınız çok sevecek hem de misafirlerinize gönül rahatlığı ile ikram edebileceksiniz. Pişirmeye gerek kalmadan pratik bir şekilde hazırlanan cheesecake ile mutfağınızda şekersiz ve kolay yoldan harikalar yaratmanın tadını çıkarın.

Malzemeler

Taban için
¾ su bardağı kavrulmamış tatlı badem

Yarım su bardağı hurma

Yarım avuç kurutulmuş tatlı kızılcık (isteğe bağlı)

Bir tutam deniz tuzu

2 yemek kaşığı su

Dolgu için
2 su bardağı çiğ tuzsuz kaju fıstığı

½ su bardağı hindisttan cevizi yağı

Çeyrek su bardağı su

1 adet organik limon

Yarım su bardağı akçaağaç şurubu

Organik taze ahududu ve limon kabuğu rendesi

Hazırlanışı
Bademleri robotta çekerek küçük parçalar haline gelmesini sağlayın.

Bademleri çektikten sonra hurmaların çekirdeklerini çıkarın ve bademlerin üzerine ekleyin. Eğer kızılcık kullanacaksanız, kızılcıkları da bu adımda ekleyebilirsiniz. Hurma, kızılcık ve bademi bir süre daha robotta çekin.

Karışım küçüldükten sonra eğer çok kuru ise 2 yemek kaşığı su ekleyebilirsiniz. Su ekledikten sonra tekrar karıştırın ve birbirine yapışmış bir kıvam aldığından emin olun. Bu karışım, cheesecakein zeminini oluşturacak. Tercih ettiğiniz bir kalıba bu malzemeyi yayın. Çok kalın ya da çok ince olmamasına dikkat edin.

Cheesecake dolgusu için, kaju fıstıklarını 1 gece önceden 1 bardak suda bekletin. Ertesi gün iyice süzün.

Robotun haznesine kaju fıstığı, hindistan cevizi yağı, limon suyu, limon kabuğu rendesi, akçaağaç şurubu ve suyu ekleyin. Bu karışım iyice birbirine geçmiş bir hale gelene kadar karıştırın.

Bunun için yaklaşık beş dakika boyunca yüksek devirde karıştırmak yeterli olacaktır.

Kıvama gelen karışımı fazla bekletmeden, kalıba serdiğiniz taban malzemesinin üzerine dökün ve bir spatula yardımı ile düz bir form almasını sağlayın. Üzerine limon rendesi ve ahududuları yerleştirerek süsleyin.

Cheesecake’i 1-2 saat derin dondurucuda beklettikten sonra, buzdolabının alt kısmına yerleştirin ve kıvama gelince servis edin.

19 Ocak, 2021

HEM ÇOK SAĞLIKLI HEM DE ÇOK LEZZETLİ: BROKOLİ VE CHEDDAR PEYNİRLİ ATIŞTIRMALIK

Atıştırmalık alternatifleri her zaman çok kalorili veya sağlıksız olmak zorunda değil. Her detaya büyük bir dikkatle özen gösteren anneler, çocuklarına sundukları atıştırmalık alternatiflerinde de her zaman en sağlıklı seçimleri yapmak ister. Ara öğünlerde veya yemeklerin yanında sofraya koyabileceğiniz birbirinden lezzetli tarifler, hem sizin içinizin rahat olmasını sağlayacak hem de çocuğunuzun keyfini yerine getirecek.

Yüksek oranda c vitamini içermesi ile bilinen “küçük ağaç” brokoli, aynı zamanda zengin bir antioksidan kaynağı. Hücreleri yenilemesi ile bilinen brokoli, sürekli olarak gelişen çocuğunuzun yeni hücre yapılanmalarında da önemli rol oynuyor.

Doğal yollarla bağışıklık sistemini güçlendirmeyi ve hastalıklara karşı koruma sağlamayı kim istemez? Brokoli, tüm faydaı ile vücudun serbest radikaller ile savaşabilmesini sağlıyor. Bu da hastalıklara karşı tüm gücünüzle ayakta kalabilmenizi kolaylaştırıyor.

Süt ürünlerinin yemeklere kattığı o eşsiz lezzet, mutfakların da vazgeçilmez tercihi. Süt ürünlerinin en sevilenlerinden biri peynir, peynirlerin en çok tercih edilen çeşitlerinden biri ise elbette cheddar peyniri. Cheddar peynirinin kalsiyum açısından zenginliğinden de yararlanan bu tarifte, cheddarın eşsiz lezzeti çocuğunuzu büyüleyecek.

Brokoli ve cheddar peynirli atıştırmalık tarifi, galeta ununun gevrekleşen yapısı ile çıtır ve kıvamlı bir lezzet yaratıyor ve bu özelliği ile ortaya tam bir atıştırmalık çıkıyor.

Brokoli ve Cheddar Peynirli Atıştırmalıklar

Malzemeler
Yarım kilo brokoli

1 su bardağı galeta unu (Öğütülmüş tahıl karışımı da kullanabilirsiniz)

1 buçuk su bardağı cheddar peyniri

3 büyük yumurta

Sarımsak tozu, fesleğen veya tercih ettiğiniz baharatlar

Hazırlanışı
Yarım kilo brokoliyi haşlayın. Ancak çok fazla yumuşamadan ocaktan alarak süzün.

Cheddar peynirini rendeleyerek 1 buçuk su bardağı kadar rendelenmiş cheddar peyniri elde edin.

Fırını önceden 170 dereceye ayarlayın

Fırın tepsisini zeytinyağı ile yağlayın veya yağlı pişirme kağıdını tepsiye serin

Brokolileri küçük parçalar halinde ayırın. Bir kaba brokoli, rendelenmiş cheddar peyniri, 3 yumurta, galeta unu ve dilediğiniz baharatları ekleyerek iyice karıştırın.

Karışım kıvam aldıktan sonra, dilediğiniz şekli verin ve fırın tepsisine aralıklarla dizin.

Tepsiyi fırına koyarak 20-25 dakika kadar pişirin. Fırını tepsiden çıkardıktan sonra 15 dakika kadar soğumasını bekleterek servis yapabilirsiniz.

Eğer brokoli bulamazsanız, %100 doğal dondurulmuş brokoli ürünlerini tercih edebilir veya karnıbaharı alternatif olarak kullanabilirsiniz.

19 Ocak, 2021

ÇOCUKLARIN TEKNOLOJİ BAĞIMLILIĞI NASIL ÖNLENİR?

Devir değişti. Artık çocukların, bebeklerine kıyafetler dikip, sokaklarda top koşturdukları günler geride kaldı. Modern çağ, tepeden tırnağa bizi etkilediği gibi, çocukların oyun alışkanlıklarını da köklü şekilde değiştirdi. Gelişen dünyanın getirilerinden faydalanmaktan elbette kaçınmamamız gerekir; ancak insanın yaradılışından gelen özellikleri de göz ardı etmemeliyiz. Teknoloji ile aramızdaki mesafeyi, doğal gereksinimlerimizi ve özelliklerimizi sekteye uğratacak kadar kontrol dışı bir hale getirmenin, elbette ki zararını görürüz.

Biz yetişkinler dahi teknoloji ile aramıza koymamız gereken mesafeyi tam olarak ayarlayamıyorken, çocukların bunu kendiliğinden yapmasını beklemek onlara biraz haksızlık olur. Gelişim çağındaki çocukların teknoloji bağımlılığından, büyüklerden daha fazla etkilendiğini düşünecek olursak, ebeveyn olarak bu kontrolü sağlayabilmenin önemini de rahatlıkla kavrayabiliriz.

Çocuklarınızı bilgisayardan ve tabletlerden tamamen uzak tutmak, kesinlikle iyi bir seçenek değil. Gelişen dünyada her alan bilgisayar, tablet gibi elektronik cihazların kullanılması dolayısı ile çocuüğunuz da bu tip teknolojilere alışkın olmalıdır. Yaşıtlarının bu teknolojilerle haşır neşir olduğunu gören çocuk, bunlardan tamamen uzak kalırsa kendisini geri kalmış olarak düşünebilir ve bu da onu kendi sosyal ortamında kötü hissettirebilir.

Öncelikle, çocuğunuzun ekran karşısında geçireceği saatlere bir sınırlama koyun. Bir bilgisayar veya tablet kesinlikle her an çocuğun elinin altında olmamalıdır. 6 yaşına kadar günde bir saat, 6 yaşından sonra ise 2 saat ekran izni, bir çocuk için idealdir.

Bu yeni teknolojilere siz de hakim olmaya çalışın. Çocuğunuzun tablet ve bilgisayardaki faaliyetlerini denetlemek, onu anlamak ve onun etkinliklerine katılmak için bilgisayar ve tablet programlarını öğrenmeye çalışın. Bilmediğiniz noktalarda çocuğunuz ile fikir alışverişinde bulunun ve sevdiğiniz oyunları onunla oynamayı teklif edin. Sizinle paylaşım halinde olması, sizin de konuya hakim olduğunuzu düşündürür ve konu hakkındaki sınırlamalarınızı keskin bir dille reddetme ihtimalini yumuşatır.

Mümkünse çocuğunuzun kullandığı ekran, sadece ona ait bir eşya olmasın. Ortak kullanım eşyası olarak kullandığı bir elektronik cihaz için izin alma, sıra bekleme gibi davranışlara zorunlu olan çocuğunuz böylece paylaşma ve sıra bekleme gibi sosyal davranışlarını da geliştirir. Ayrıca her an elinin altında olmadığını bildiği için, talepkarlığı da azalacaktır.

Çocuğunuzu bilgisayar ve tablette yaşına uygun ve mümkünse eğitici programlara yönlendirmeye çalışın. İnternette eğitici olduğu kadar eğlenceli de olan birçok program var. Bu programları kullanmasını sağlayarak okul öncesi ve okul çağındaki çocuklarınızın birçok yeni bilgiye ulaşmasını ve bunu yaparken de konudan keyif almasını sağlayabilirsiniz.

19 Ocak, 2021

ÇOCUĞUNUZUN ABUR CUBUR İSTEĞİNE YARATICI VE KOLAY BİR ÇÖZÜM. HAVUÇLU PEYNİRLİ DOĞAL KRAKER TARİFİ

Atıştırmalık isteğinde her zaman süt ve kurabiye yeterince etkili olmaz. Çocuklar bazen, farklı beklentiler ve istekleri ile annelerinin paniğe kapılmasına sebep olabilirler. Çocuğunun abur cubur tüketmesine karşı olan anneler, onun bu isteklerine ne cevap vereceğini çoğu zaman şaşırır.

Abur cubur ve atıştırmalık isteğine cevap verirken her iki tarafı da mutlu etmenin elbette yolları var. Lezzeti ile cezbederken sağlıklı içeriği ile içinizin rahat etmesini sağlayacak atıştırmalık tarifleri, böyle zamanlarda sizin de can simidiniz olacak. Çocuğunuza doğal malzemeler ile hazırlayacağınız bu kraker tarifi, hem çok kolay hem de çok lezzetli! Şimdi mutfağa girin ve abur cubur tartışmasına lezzetli bir nokta koyun!

Havuçlu ve Peynirli Doğal Krakerler

Malzemeler
1,5 fincan dolusu havuç

Yarım su bardağı su

Yarım su bardağı cheddar peyniri

2 su bardağından biraz daha az kepekli un

Hazırlanışı
Havuçları 1,5 fincan rendelenmiş havuç elde edecek kadar rendeleyin.

Cheddar peynirini, yarım su bardağını dolduracak kadar rendeleyin.

Fırını 170 dereceye getirin ve önceden ısınmasını sağlayın.

Rendelenmiş havucu ve suyu küçük bir tavada bir araya getirin. Üzeri kapalı olarak orta ateşte birkaç dakika havuçların yumuşamasını sağlayın.

Havuçlar yumuşadıktan sonra ocaktan alın ve temiz bir bez yardımı ile fazla suyunu süzün.

Mutfak robotunda, havuç, yumurta ve rendelenmiş cheddar peynirini bir araya getirin. Dilediğiniz kıvama gelinceye kadar robotta çekin. Havuçlar iri parçalar halinde kalmamış olmalıdır.

Malzemeleri robotta iyice çektikten sonra yavaş yavaş, karıştırarak unu eklemeye başlayın. Bir hamur kıvamı elde etmeniz gerekir.

Elde ettiğiniz hamuru tezgahınıza çok kalın olmayacak şekilde açın ve şeritler halinde kesin. Şeritleri daha sonra enine keserek, küçük kareler elde edin.

Fırın tepsinize yağlı kağıt serin ve krakerlerinizi tepsiye dizin.

Tercihe göre üzerlerine iri taneli deniz tuzları serpiştirebilirsiniz.

Tepsinizi fırına vererek 15-20 dakika kadar pişirin.

Pişirdiğiniz bu krakerleri, hava almayan bir kapta saklayarak tazeliğini korumasını sağlayabilirsiniz.

Dilerseniz, tarife dereotu veya çeşitli baharatlar ekleyerek lezzeti çocuğunuzun seveceği doğrultuda ikiye katlayabilirsiniz.

Krakerleri servis ederken, tepsinize taze sıkılmış meyve suyu veya süt de ekleyebilirsiniz. Bu mükemmel lezzet ikilisi, çocuğunuzu tahmin ettiğinizden çok daha fazla mutlu ederken, ona doğal tarifli bir kraker sunmak da sizin içinizi rahatlatacak!

19 Ocak, 2021

BÜYÜK GÜNE TAM OLARAK HAZIR MISINIZ? DOĞUM ÇANTASI NASIL HAZIRLANIR?

Hamilelik süreciniz günden güne ilerlerken, zaman beklenmedik bir şekilde hızlı akmaya başlar. O büyük gün yaklaşırken, bebeğinizi karşılamak için tam anlamıyla hazır olmak istersiniz. Doğum sürecinde her şeyi tam olarak hazırlamış olmak, hem içinizin rahat olmasını hem de herkesin tatlı bir telaş içinde olduğu o günlerde koordinasyonu sağlıklı bir şekilde yapabilmenizi sağlar.

Doğum için hastaneye gittiğiniz güne yaptığınız hazırlıkların başında ise doğum çantası gelir. Doğum çantası, hem sizin hem de bebeğinizin doğumdan önce ve sonra ihtiyaç duyabileceğiniz memeleri içinde bulunduracak, orta büyüklükte bir çanta olacaktır. Doğum çantasını doğru zamanda hazırlayarak panikle unutulan malzemeler olması riskini azaltabilir, doğuma giderken hazırlıklarınızı tam olarak yapmış olmanın rahatlığını yaşayabilirsiniz.

Doğum çantası, erken doğum riski de göz önünde bulundurularak, 32. haftada hazır hale gelmiş olmalıdır. Bu süreçte kadar sakin bir şeklde eksikleri gözden geçirerek, çantanızı tam anlamıyla hazır edebilirsiniz. Hazırladığınız çanta, evinizin kapıya yakın ve ulaşılabilir bir yerinde durmalı, aniden başlayan bir sancı anında çanta kolayca alınabilmelidir.
Doğum çantasına ne konur?

Bebeğiniz ile buluşacağınız ilk günün hazırlıklarını elbette tüm özeninizi göstererek tamamlayacaksınız. Peki doğum çantasına tam olarak ne koymanız gerektiğini biliyor musunuz?

Doğum çantanızda öncelikle hastane kıyafetleriniz bulunmalı. 2 veya 3 adet geceliği, doğumdan önce ve sonra giyeceğiniz gecelikler olarak belirleyerek çantaya koymalısınız. Doğum sonrası giyeceğiniz gecelikler, bebeğinizi emzirirken zorluk çekmemeniz adına önden açılabilir şekilde olmalıdır. Aynı şekilde, doğumdan sonraki sabahınız için sabahlık da çantada hazır tutulmalıdır.

Emzirme sonrasında göğsünüzde oluşabilecek tahrişleri en aza indirmek için önlem almalısınız. Bunun için, göğüs pedleri ve doktorunuzun önerdiği göğüs kremleri çantanızda bulunmalıdır.
Hastanede üşüme ihtimalinize karşı hırka veya şalı da çantaya koymalısınız.

Diş fırçası, diş macunu, havlu, tarak, ıslak mendil, deodorant, parfüm, eğer kullanacaksanız makyaj malzemeleriniz de doğum çantasında yerini alması gereken ürünlerin en önemlilerindendir.
Hastane içerisinde rahatça dolaşabilmeniz için terlikler ve çoraplar da çantaya konulmalıdır.

Hastaneden çıkarken, rahat kıyafetlere ihtiyacınız olacak. Bu kıyafetleri de çantanıza yerleştirin.

Bebeğiniz için, 2 takım hastane çıkış setini çantanızda hazır bulundurmalısınız. Ayrıca eldiven, çorap, şapka gibi kıyafetleri de yedekli biçimde edinmelisiniz.

Bebeğiniz için birkaç adet yumuşak dokulu mendil hazırlamalısınız.

Bebek bezi, ıslak mendil, alt değiştirme örtüsü ve pişik kremi de çantadaki yerini almalıdır.

Hastaneden çıkış için araba koltuğu bebeğinizin doğum anımdan itibaren kullanılmaya başlanmalıdır. Bebeğinize kesinlikle araba koltuğu olmadan araba yolculuğu yaptırmamalısınız.

Tüm hazırlıklar tamamsa, o büyük günü daha da sabırsızlıkla beklemeye başlayabilirsiniz. Bebeğiniz ve sizin keyifli günleriniz, artık çok yakında!

19 Ocak, 2021

"TAHTIM SALLANIYOR" HİSSİNE DİKKAT! ÇOCUĞU YENİ KARDEŞE HAZIRLAMAK

Bebeğinizle birlikte siz de anneliğe adım attınız, bu süreçte bebeğinizle birlikte uzmanlaştınız ve artık ikinci çocuğa hazır olduğunuzu düşünüyorsunuz. Ailedeki sevgiyi büyütmek, iletişimi zenginleştirmek ve çocuğunuza dünyada bir eşi daha olmayan sevgilerin en güzellerinden birini, kardeş sevgisini armağan etmenin belki de tam sırası. Peki, çocuğunuz bu sevgiyi kucaklamaya hazır mı?

Yeni bir kardeş, bir çocuk için hem mutluluk hem de stres kaynağı olabilir. Özellikle ailenin ilk çocuğu olan bir çocuğun, yeni gelen kardeş karşısında tanışacağı kalabalık aile ortamı fikrine kendiliğinden alışmasını beklemek, biraz hayalperest bir yaklaşım. Çocuğunuz, yeni gelen kardeşi, ailedeki ilgi tahtını sarsan bir tehlike olarak görebilir. Bu, aslında çok normal. Çocuğunuzun yeni kardeş karşısında olumlu bir tutum izlemesini, hatta kardeşi için heyecanlanmasını sağlamak ise sizin elinizde. Süreci doğru yürüterek, çocuğunuzun kardeş mutluluğunu olması gerektiği gibi yaşamasını sağlayabilirsiniz.

Peki çocuğunuz yeni kardeşe nasıl alışacak?

Zamanlamayı iyi belirleyin
Çocuğunuzu yeni kardeşe hazırlamaya, hamilelik sürecinizde başlamış olmanız gerekir. Çocuklar hevesli, heyecanlı ancak aynı zamanda sabırsız varlıklardır. Hamileliğin ilk aşamasında eğer aile arasında konuşmamayı başarabilecekseniz, onun ilgisini doğuma kadar canlı tutmak için hamileliğin en azından 4. ayından sonra söyleyebilirsiniz. Eğer hamileliğin başından itibaren bu konu ailede konuşulacaksa, vakit kaybetmeden çocuğunuza bu durumu açıklamalısınız. Çünkü çocuğunuz yeni bir kardeşi olduğunu ortamdaki konuşmalardan değil, sizden duymalı.

Çocuğunuza hamilelik ile ilgili basitçe bilgiler vererek, bundan sonra ailedeki sevginin büyüyeceğinden bahsetmelisiniz. Ona vermeniz gereken ilk mesaj, yeni gelecek bebeği de onu da aynı miktarda seveceğiniz olmalı. Çocuğunuz, her çocuğun her koşulda aynı şekilde sevileceğinden emin olarak, “olumsuz bir şey yaparsam onu benden çok sevmeye başlarlar” düşüncesinden kurtulur.

Paylaşıma hamilelikten başlayın
Doğum öncesinde yapacağınız hazırlıklara, mutlaka çocuğunuzu da dahil etmelisiniz. Bebeğiniz için hazırlayacağınız malzemeleri seçerken çocuğunuzun da fikrini alarak, sürece katılmasını sağlayabilirsiniz.

Çocuğunuz ile konuşarak, onun da doğum sonrasında bir takım görevleri olduğunu, kardeşinin ona da ait olduğunu anlatmalısınız. Örneğin banyo öncesinde havlularını getirmek gibi basit ve sıkıcı olmayacak görevleri çocuğunuza verebilirsiniz. Bebeğiniz doğduktan sonra da bu tavra devam etmeli, bebeğin yaptığı davranışları çocuğunuzu yüceltmek için yermemelisiniz. Örneğin bebeğiniz bezini kirlettiği zaman, “Ayyy bak kardeşin bezini kirletmiş” gibi bir yaklaşım sergileyerek çocuğunuzun kendini büyümüş hissetmesini sağlamaya çalışmak, iyi bir yöntem değildir. Aksine, bunun normal bir davranış olduğunu ve kendisinin de bu süreçlerden geçtiğini anlatmalısınız. Çocuğunuz, kardeşinin de kendi yetilerine erişebileceğinin bilincinde olmalı ve bu süreçte kardeşine destek olma fikrine alışmalıdır. Bu bağlamda, kardeşler arasında kesinlikle kıyaslama yapmamanız gerektiğini de unutmamalısınız.

Endişeye kapılmasına izin vermeyin
Hamilelik süreci, birtakım sıkıntıları da beraberinde getirir; ancak çocuğunuz bunu hissederse, tüm suçu kardeşine atacaktır. Kardeşi, onun gözünde annesine acı çektiren bir varlık olacaktır. Bunu önlemek için çocuğunuzun hamilelik ve doğum sırasındaki sancılı hallerini elinizden gelince görmemesini sağlayın. Onu kucağınıza alamasanız bile oturur pozisyonda kucaklayın, mümkünse doktor kontrollerine götürerek bebeğin büyüme sürecini basitçe anlamlandırmasına yardımcı olun. Doğumdan sonra kardeşi ilk göreceği anda, bebek sizin kucağınızda değil, kendi yatağında olmalıdır. Bebek ile tanışmasını sağladıktan sonra kucağınıza alarak, çocuğunuzun kardeşini sevmesini sağlayabilirsiniz.

19 Ocak, 2021

BEBEĞİNİZİN GÖZ SAĞLIĞI YERİNDE Mİ? BEBEKLERDE GÖZ SORUNLARI NASIL ANLAŞILIR?

Göz sağlığı, erken yaştan itibaren koruma altına alınması gereken ve düzenli olarak kontrol edilmesi şart olan bir konudur. Yetişkinler, kendi göz problemlerini fark ederek doktora gidebilirler; ancak bebeklerde bu durum daha farklıdır. Dünyaya gözlerini henüz açmış bebeğiniz, görme sorunları varsa dahi bunu ifade edemez. Siz, onunla daha anlamlı bir iletişim kuracağınız günleri iple çekiyorsunuz. Ancak, bazı durumlarda bebeğinizin yeterli şekilde tepki veremediğini gözlemleyebilirsiniz. Böyle durumlarda, bebeklerin görme problemlerini gözlemlemek ilk olarak ebeveynlere düşüyor. Peki bebeklerde görme bozuklukları ve göz sağlığı problemlerini nasıl anlayabilir, nasıl önlem alabilirsiniz? Siz de bebeğinizi iyi gözlemleyin ve kontrollerini aksatmayın, bebeğinizin sağlığı için tedbiri elden bırakmayın.

Bebeğinizin göz sağlığında bir problem olup olmadığını anlamak için, doğumdan sonraki 1. ayından itibaren mutlaka bir göz doktoruna kontrole gitmelisiniz. Ancak, bebeklerde göz hastalıkları doğumdan itibaren oluşabileceği gibi, sonraki dönemlerde de ortaya çıkabilir. Sonradan ortaya çıkan göz hastalıklarını erken teşhis etmek için de anne babanın, bebeklerini sık sık gözlemlemesi ve kontrol etmesi gerekir. Bebeğinizi öncelikle doğumdan sonra gözlemleyin. Eğer bebeğinizin ışığa bakma konusunda problem yaşadığını düşünüyorsanız, göz bebeklerinin gri veya beyaz bir renk aldığını gözlemliyorsanız ya da bebeğinizin göz kapaklarında sarkmalar fark ediyorsanız kesinlikle göz doktoruna danışmalısınız.

Yeni doğan dönemimden sonra da, bebeğinizin 6. ayından itibaren gözleminiz altında tutulması gerekir. Özellikle erken doğu. Yaptıysanız, belirtilere karşı dikkatli olmakta fayda var. Bebeğinizin gelişim evrelerini geç izlediğini, sizi tanımakta veya cisimleri algılamakta zorluk çektiğini düşünüyorsanız, yine vakit kaybetmeden doktorunuza danışmalısınız.

Bebekler, özellikle 1 yaşından sonra daha net görmeye başlar ve gördüklerine daha fazla anlam yükleyebilir. Anne ve babasının yüzü, bu yaştaki bir bebek için artık tanıdık hale gelmiş olmalıdır. Anne ve babanın, diğer insanlardan ayırt edilememesi, bir görme bozukluğuna işaret olabilir. Çocuğunuzda göz tembelliği varsa, 3 yaşına kadar tedavi edilebilme şansı yüksektir. Göz tembelliğinin tedavisi, yaş ilerledikçe zorlaşır. Bu yüzden, erken doktor kontrolü ile belirlenen sorunlar, daha kolay aşılabileceğinden, bebeğinizin düzenli kontrolden geçmesi önemlidir.

Bebeğinizde miyop, astigmat, hipermetrop gibi sorunlar varsa, doktorunuz gözlük kullanımını önerebilir. Gözlük seçiminde bebeğinizin güvenliği ve rahatlığı önemlidir. Seçtiğiniz gözlük, kolay kırılmayacak bir malzemeden üretilmiş olmalı ve bebeğinizin yüzünü sıkmamalı, burun üzerine tam oturmalıdır.

19 Ocak, 2021

BEBEĞİNİZİN KULAK SAĞLIĞI YERİNDE Mİ? BEBEKLERDE İŞİTME KAYBI NASIL ANLAŞILIR?

Nesnelere ve olaylara anlam yükleyebildikçe, bebeğinizle kurduğunuz iletişim canlanmaya ve daha da güçlenmeye başlar. Sizin gönderdiğiniz sinyallere verdiği anlamlı tepkiler arttıkça, çok daha sağlam bir bağ kurar ve geçirdiğiniz vakitten gün be gün daha fazla keyif almaya başlarsınız. Bebeğinizle geçirdiğiğniz bu tarifi mümkün olmayan güzellikteki anlara, zaman zaman onun sağlığı hakkında duyduğunuz endişeler gölge düşürebilir. Bebeğinizin, sizin gönderdiğiniz sinyalleri tam olarak algılayamaması, zayıf tepkiler vermesi gibi durumlarda onun duyu organlarını kontrol etmeniz gerektiğini düşünebilirsiniz. İşitme kaybı, yenidoğan bebeklerde doğuştan gelebileceği gibi, sonradan ortaya çıkan etkenlerle de meydana gelebilen bir duyu sorunu. Bebeğinizde işitme sorunu olup olmadığını anlamak için doğduğu zamandan itibaren bazı noktaları gözden geçirmeli ve dikkatli olmalısınız.

Peki bebeklerde işitme kaybı nasıl anlaşılır? İşitme kaybı riski oluşturabilen durumlar nelerdir?
İşitme kaybı, anne ve babaların bebeklerini iyi şekilde gözlemlemesi gereken ve erkenden önlem ve tedavi süreçlerine başlanması gereken bir durumdur. İşitme kaybının oluşmasına sebep olabilecek bazı riskli durumlar yaşandığında, bebeğinizde işitme kaybını belirgin bir şekilde gözlemlemeseniz bile, bir doktor kontrolüne gitmekte fayda var. Risk faktörlerini, şu şekilde sıralayabiliriz:

-Annenin hamilelik sırasında alkollü içecekler ve sigara tüketmesi, birçok konuda olduğu gibi işitme organlarında da tahribata yol açabilir. Eğer hamilelik sırasında bu tip durumlar söz konusu olduysa, bebek risk altındadır.

-Hamilelik sırasında grip benzeri viral hastalıklar geçirdiyseniz,

-Ailenizdeki işitme kaybı yaşayanların sorunlarını gözden geçirin. Kalıtsal işitme problemi riskiniz varsa,

-Yenidoğan bebeğinizde yüz ve kulakların görünümünde bir farklılık olup olmadığını kontrol edin. Yenidoğan bebeğiniz ilk ayını doldurana kadar menenjit, kan değişimi gibi durumlar ile karşı karşıya kaldıysa ve damardan antibiyotik almak zorunda kaldıysa,

-Bebeğiniz ilk ayını doldurduktan sonra 2 yaşına kadar nörolojik bir sorun yaşadıysa, menenjit geçirdiyse, damardan antibiyotik ilaç kullandıysa, kafa travması yaşadıysa veya kulağına bir darbe aldıysa, uzun süren veya sık tekrarlanan kulak enfeksiyonu geçiriyorsa, sesli uyaranlara geç tepki veriyor veya tepki vermiyorsa,

-Bebeğiniz 6. aya kadar aniden gelen sesler karşısında herhangi bir korkma, irkilme belirtisi göstermiyorsa, müzikli oyuncaklara ilgisi yetersizse, seslenildiğinde tepkisiz kalıyorsa,

-6. aydan sonra bebeğiniz konuşma güçlüğü çekiyor, tek kelimelik direktiflerinizi anlamıyor ve komutlarınız karşısnda kayıtsız kalıyorsa, televizyon izlerken gereğinden çok daha fazla yakında oturuyorsa, işitme kaybı riskini gözden geçirmelisiniz. İşitme kaybı yaşayan bir bebekte bu belirtilerin hepsi görülebileceği gibi, sadece bir veya ikisi de görülebilir.

Eğer bebeğinizin işitme kaybı yaşadığınızı düşünüyorsanız, hemen bir doktora başvurmalısınız. Doktorunuz, bebeğinize işitme testi yaparak ve çeşitli tahliller ile sorunu teşhis edebilir. Erken teşhis edilen işitme kaybının telafi edilmesi, bebeğinizin dil gelişiminde sorun yaşanmaması adına önemlidir. Ayrıca tedavi edilebilen bir rahatsızlığa başından önlem almanız, daha kolay ve hızlı bir tedavi süreci için gereklidir.