ORGANICKID BLOG

  • Haziran 19, 2025

    Annelerin en çileli dönemleri, gece sık sık ağlayarak uyanan bebeklerinin uykusuzluğudur. Gece, bebek ve annenin dinlenmesi gereken bir zaman dilimi olması gerekirken, sık sık uykunun bölünmesiyle bu pek mümkün olmaz. Ertesi günü perişan haldeki anne ve mızmızlık yapan uykusuz bebek ile geçirmek hiç de tercih edilen bir durum değildir. Hele de anne çalışan bir kişiyse, durum daha da vahim bir hal alır, performans düşüklüğü ve yorgun görünen bir yüzle işte verimli olmak neredeyse imkansızdır. Ayrıca bebeklerin, gelişim süreçlerinin büyük bölümünü uykuda geçirdiklerini düşünürsek, onlar için de uykunun kıymeti paha biçilmez.

    Peki bebeğimin tüm gece uyanmadan uyuması mümkün mü:

    Eminiz bu sorunun cevabı tüm bebekli anneleri heyecanlandırır. Cevap verelim: Evet mümkün. Nasıl mı? Öncelikle bu bir eğitim şekline bağlıdır. Yani bebeğimin uykusu çok ağır gece hiç uyanmaz ya da bebeğimin uykusu o kafar hafif ki kuşun kanadından uyanır, tabirlerinin doğru olmadığını bilmek gerekir.

    Bebeğinizin, gün içerisinde ve gece yatmadan önce karnını mutlaka doyurun. Eğer anne sütü alıyorsa ki mutlaka (özel bir durum yoksa) almalı, büyük bir avantaj olur, çünkü anne sütünün doyurucu, rahatlatıcı ve gaz yapma özelliği az olması nedeniyle, uyuma süreci uzun olacaktır. Eğer sütünüz yeterli ise sağarak, geceye hazırlayarak verebilir, böylelikle kendi sütünüzü de artırmış olusunuz.

    Bebeğinize gece gündüz kavramlarını tanıtmalısınız. Gündüz sesli ve ışıklı ortamda uyutmaya çalışın. Gece ise karanlık ve sessiz ortamda uymalarını sağlamak gerekir. Bebek ve çocukların karanlık ortamda uyumaları, melatonin hormonu salgılamaları için önemlidir. Gece lambası yakmadan karanlıkta uyumaya alıştırın, hatta gece emzirmeye ya da süt vermeye kalktığınızda dahi çok az ışığı olan silik bir gece lambası kullanın. O sırada onunla konuşup, uykusunu açmayın, onu heyecanlandırmayın.

    Her gece uyku seremonisini aynı sıralamayla yapın. Minik yavrunuz uyku vakti geldiğini anlayacaktır. Mesela yatırmadan önce, karnını doyurun, gazını çıkarın, yavaş yavaş masajlar eşliğinde sakin tonda ve hep aynı ninniyi söyleyin, aynı tulumu giydirin. Göreceksiniz kısa zamanda bunun uyku hazırlığı ve yatma vakti olduğunu anlayacaktır. Tüm bunlara bebeğiniz 2.5-3 aylıkken başlamanızda yarar var. Büyüdükçe alıştırmak zorlaşacaktır,  yeter ki siz sabırlı olun mutlaka bebeğiniz de siz de düzenli uykuya kavuşacaksınız.

    Bebek uykusu, Gece uyanmaları, Uyku düzeni, Gece gündüz farkı, Uyku alışkanlığı, Gece beslenmesi, Ninni
  • Haziran 19, 2025

    Kardeşlerin aynı odayı paylaşmaya alışmasının imkânsız değil ama zor bir süreç olduğunu bilmek gerekir. Aynı odayı paylaşmak için, bir eğitim sürecine tutulmaları gerekir, minik afacanların. Kardeşlerin yaş aralığı yakınsa eğitim süreci biraz daha kolaydır. Aynı zaman diliminde uyuyup uyanacakları için, birbirinin uyku düzenini baltalamayacaklardır. Ortak oyuncaklarla oynayıp odalarını birlikte toplama sorumluluğunu paylaşabilirler. Onlara aynı odayı paylaşmanın, eğlenceli olacağından, bunun her iki kardeş için şans olduğu gibi, pozitif anlatımlarla özendirerek, sorun olmaktan çıkarabilirsiniz.

    Bazen sizi odalarına davet etmelerini isteyebilir, onlarla keyifli zamanlar geçirerek, odalarının onlar için özel olduğunu hissetmelerini sağlayabilirsiniz. Ergenlik çağına gelene kadar ayrı odalarının olması fikri, akıllarını meşgul etmeyeceğinden emin olabilirsiniz. İleriki yıllarına, birlikte keyifle hatırlayacakları güzel anılar biriktireceklerdir.

    İşin zor ve sabır isteyen kısmı, aynı odayı paylaşacak kardeşlerin yaş farkının çok olması. Bu süreçte çeşitli yöntemlerle sonuca varabilirsiniz. Küçük kardeşi, odaya almadan önce, psikolojik olarak büyüğünü hazırlamanız gerekir. Minik kardeşinin, abisi veya ablasının odasını paylaşmasında, baskı yaratmadan sorumluluk verebilirsiniz. Bu sorumluluk onun özgüvenini pekiştirecektir.

    Aynı odada kalmadan önce, çocukların uyku düzenini ayarlamanız gerekecektir. Gün içerisinde küçük kardeş daha çok uyurken, büyük olanın odasında vakit geçirme süresinde kısıtlama olacağından, bunu tolere edecek zamanlar hazırlamalısınız. Uyku eğitiminde sabırlı olmak gerekir. Büyük kardeşin uykusu sırasında küçük bebeğin uyanıp ağlaması, onda stres yaratabilir, ancak sizin kısa zamanda odaya gelip bebeği susturmanız, onun bu rahatsızlıktan çarçabuk kurtulacağına işaret oluşturur. Daha sonra bunun sıkıntı olmayacağını, bilinç altında yerleştirmiş olur.

    Küçük kardeşin akşamları erken uyumasını, büyük kardeş için fırsata çevirebilirsiniz. Büyük çocuğunuza kendisinin kardeşi uyurken sizinle daha çok vakit geçirebileceğini keyifli bir anlatımla söylediğinizde hoşuna gidecek, kendini büyümüş ve özel hissedecektir. Kardeşiyle odada yalnız kaldığında, yapması gerekenleri anlatıp, onunla  görev dağılımı yapabilirsiniz. Gururu okşanıp, özgüveni pekişecektir.

    Çocukları büyütmenin sıkıntılarını keyfe döndürmek sizin elinizde…

    Kardeş ilişkisi, Aynı odayı paylaşma, Ortak yaşam, Psikolojik hazırlık, Kardeşler arası yaş farkı, Çocuk eğitimi, Pozitif yönlendirme, Sabır ve anlayış, Kardeş kıskançlığı
  • Haziran 19, 2025

    Oyuncakların çocuk için ne kadar önemli olduğunu bilmek için, kendi çocukluğumuzu hatırlamamız yeterli değil midir? Hatta büyümüş ama çocuk yanı kalmış insanlara gıpta etmez miyiz? Çocukken oynadığımız oyunlardan aldığımız keyif, hala bizi o günlere götürüp özlemle iç çekmemize neden olur. Yetişkin olunca dahi unutulmayan, çocukluğumuzun mihenk taşı olan bu oyunlar, neden bu kadar önemlidir, bizlere neler katmıştır, çocuklarımıza hangi katkıları sağlayacaktır, bunları irdeleyerek, değerlendirelim.

    Büyüklerin gözünden bakılınca oyun; çocuğun oyalanmasına, eğlenmesine, vaktinin doldurulmasına yarayan amaçsız bir uğraş olarak görülebilir. Halbuki oyun çocuklar tarafından ciddiye alınması gereken bir iştir. Oyun çocuk için, yaşam biçiminin ta kendisidir.

    Çocuğun en doğal öğrenme ortamı oyundur. Yaptığı taklitler, gördükleri, duydukları, yaşamındaki pekiştirmelerin temeli olacak ve onu hayata hazırlayan faktörlerin en önemlilerinden birini teşkil edecektir. Oyun, çocuğun gelişmesi için en önemli etkenlerden biridir ve tüm gelişim alanlarına yardımcı olmaktadır.

    Bebeği ile evcilik oynayan küçük bir kız çocuğunu ele alalım; küçük kız bebeğini sallayarak uyutmaya çalışıyor, mamasını yediriyor, ninniler söylüyor. Burada küçük kız kendisini annesine benzetmektedir. Annesinden öğrendiklerini, gördüklerini, duyduklarını bebeğinde deneyerek aslında kendini geliştirmektedir. Annesi küçük kıza nasıl davranışlar sergiliyorsa küçük kızda bu durumu oyuna dönüştürerek bebeğine o şekilde davranışlar sergiler. Çocuk ailesinden ne görürse bunu oyuna dönüştürür. Bu yüzden aileler çocuklarına öğretmek istediklerini, eğlenceli bir oyuna dönüştürerek gelişmelerini sağlayabilirler.

    Birbirini tanımayan iki çocuk yan yana geldiği zaman birbirinin adını sormadan hemen oyun oynamaya başlar. Çocuklarda oyun ortak dil olarak görülmektedir. Ancak oyun oynayarak, oyuncakları paylaşarak, kurallara uymalıdırlar. İlk başlarda çekişme, birbirini çekememe, kıskançlık, mızıkçılık, küsme gibi davranışlar sergilerler. Oyunlar aracılığıyla başlayan arkadaşlıklar toplu oyunlarda daha iyi bir hal haline gelmektedir. Çocukların gruplu oyunlarda sergiledikleri tavırlar aslında ailelerinden aldıkları eğitimi yansıtmaktadır. Bunun için ailelerin çocuklarına verdiği eğitimler çok önemlidir.

    Oyunun çocuğun karakterine ve kişiliğinin gelişmesine katkıları nasıldır?

    Oyun, çocuğun kendini ifade etmesinde ve kişiliğini ortaya koymasında son derece olumlu ve etkili bir rol oynar. Olumlu davranışların onun kişiliğine yerleşmesinde, oyun kolaylık  ve geçirgenlik sağlar. Oyun sayesinde empati yapmayı, başkalarının hak ve düşüncelerine saygı duymayı, sabırlı olup beklemeyi, sterse karşı dayanmayı, sorun çözmeyi, liderlik vasıflarının ortaya çıkmasını ve tüm bu ve buna benzer olumlu davranışların, kişilik ve karakterine yansımasını sağlar.

    Aslında çocuğumuzla oyun oynayarak hem kaliteli  ve eğlenerek zaman geçirebilir, onun anılarına yeni hikayeler katabilir ve en önemlisi karakter ve kişiliğinin gelişmesine olumlu katkılar yapabiliriz. Çünkü bizim en değerli sermayemiz, yarınlarımız çocuklarımızdır.

    Çocuk gelişimi, Öğrenme süreci, Aile etkisi, Karakter oluşumu, Sosyal gelişim, Eğlenerek öğrenme, Anı oluşturma
  • Haziran 19, 2025

    Çocukların duruş ve oturuş pozisyonları, oluşabilecek rahatsızlıklar hakkında ipuçları verebilir. Bunlardan biri de W oturuşu denilen oturma şeklidir. Ciddiye alınması gereken bu oturuş şekli ilerde bel, sırt, omurga problemlerine neden olabilir.

    W şeklindeki oturma şekli, çocuk yürümeye başlayana kadar hiç bir problem teşkil etmezken, yürümeye başladıktan sonra aynı oturma şekline devam ettiğinde, ileride kaslarının koordineli ve doğru çalışmasına engel oluşturuyor. Bunun sonucunda, kalça çıkıklığı, düztabanlık, yürürken içe basma, belinde, sırtında, omurgada kayma, kalça çıkıklığına kadar götüren problemler görülebilir.

    Uzmanlar ailelerin, çocuklarının oturma şeklini takip etmeleri ve bu konuda dikkatli olmalarını öneriyorlar. Uzun süreli oturuşlarda bu gibi tehlikelerin oluşabileceğine dikkat çeken uzmanlar, W şeklindeki oturmanın zararlarını şu şekilde sıralamaktalar.

    W oturuşunun zararlı etkileri:

    • Kalça kaymasına sebep olabilir.
    • Güçlü gövde kaslarının gelişmesini engelliyor.
    • Çocuk bedensel ağırlığını bir taraftan, diğer tarafa kaydırmada güçlük çeker ve bu durum koşmasına zıplamasına hatta dengede kalmasına olumsuz etki yapar.
    • W şeklinde oturan çocuk üst bedeninde rotasyon yapamaz ve her iki elini kullanması gereken hareketlerinde zorluk yaşar, el becerilerinin pasif olmasına, masa başı işlerinde performansının düşük olmasına neden olabilir.
    • Bir hareket anında baskın elini seçmekte ikilem ve gecikme yaşayabilir. Sağ tarafındaki nesneler için sadece sağ elini, sol tarafdaki nesneler için sadece sol elini kullanabilir. Bu durum koordinasyon sorunlarına yol açabilir.

     Çocuğunuzun W pozisyonunda oturmasını nasıl önlersiniz:

     Yavrum o şekil oturma demekle önleyemezsiniz tabi ki. Ellerini her iki yönde kullanmasını, sağlayacak, bedensel ağırlığını her iki yöne aktarabilecek, sırt ve karın kaslarını geliştirecek oturma şekillerine teşvik etmelisiniz. Bu oturma şekilleri ise, ayaklarını uzatarak oturma, bağdaş kurma, yan oturma, ufak bir tabureye oturma gibi oturma pozisyonlarıdır.

    W oturuşu, Çocuk gelişimi, Duruş bozukluğu, Omurga sağlığı, Koordinasyon bozukluğu, Sağlıklı oturma şekli, Bağdaş kurma
  • Haziran 19, 2025

    Her anlamda dünyanızın merkezinde olan çocuğunuza, bir kardeşi olacağını haber vermek, onu inanılmaz mutlu edecek, mutluluk taklaları atacaktır. O andan sonra abilik ya da ablalık rolüne girmiştir bile. Sizinle sohbetlerinde, ona nasıl davranacağını, onu koruyup koruyacağını ballandırarak anlatırsa hiç şaşmayın. Çocuğunuzun bu heyecanlı hali sizi de çok mutlu edecek, onun hayallerine ve provalarına siz de katılarak o günün gelmesini iple çekeceksiniz, mutlaka.

    Bazen işler sizin programladığınız gibi gitmeyebilir. Hatta abartmayalım ama, ufak çaplı kabusa dönüşebilir. Eve yeni gelen minik yavrunuzun gereksinimi olan yoğun ilgi, büyük çocuğunuzda hayal kırıklığı yaşatabilir. Minik kardeşi, onun hayalindeki gibi değil de sürekli ağlayan ya da uyuyan, anne babasının hep onun başında olduğu, ilgi ve alakanın yalnızca onda olduğu, onun uyması için ses yapmaması gerektiği gibi durumlarla karşı karşıya kalmıştır.

    Büyük çocuğunuz tarfından bakılan penncerede durumlar oldukça karışık ve çelişkili görülmekte. Huysuzluk, memnuniyetsizlik, okula gidiyorsa derslerindeki başarısının düşmesi, arkadaşlarıyla geçimsizlik, iştahsızlık, içine kapanma, parmak emmeye başlama gibi davranışlarla kendini gösteren bu durum, kardeşini kıskanma tanısı olarak karşınıza çıkabilir.

    Kıskanma, insanın doğasında var olan bir duygudur. Kendisine duyulan sevginin paylaşılması, büyük kardeşi bir hayli mutsuz edebilir. Evrensel ve insana has bir duygu olan kıskanma, küçük yaşlarda daha yoğun yaşanır. Kardeşe karşı duyulduğu zannedilen kıskanma, aslında anne babaya karşı olan kızgınlığın yansımasıdır. Anne babanın artık kendisiyle ilgilenmediğini, artık kendisini değil, kardeşini sevdiklerini, kendisinin dışlandığını, artık kendisiyle vakit geçirmek istemedikleri hissine kapılır.

    Kardeşini kıskanan çocuğa karşı nasıl davranmalı:

    Büyük çocuğunuza, kardeşiyle ilgili sorumluluklar verin ve bu görev sonunda, takdirlerinizi dile getirin. Küçük kardeşe, büyük çocuğunuz eşyalarını ondan izinsiz vermeyin, bunun kararını kendisine bırakın. Anne küçük kardeşle ilgilenirken, baba büyük çocuğunuzla ilgilenirse, sonuç pozitif olacaktır. Küçük kardeşi uyurken, onunla keyifli zaman geçirme planlaması yapın. Küçük kardeş hakkında yapılması gereken herhangi bir uygulamaya onu dahil ederseniz, onu önemsediğinizin, değer verdiğinizin göstergesi olacaktır.

    Kardeş kıskançlığı, Çocuk psikolojisi, Kıskanma duygusu, Ebeveyn tutumu, Aile içi iletişim, Takdir ve ödüllendirme
  • Haziran 19, 2025

    Sünnetin hijyen ve sağlık açısından gerekli olduğu tıp tarafından kabul edilmiş bir gerçektir. Sünnet derisinin altında biriken kirlerin iyi temizlenmemesi halinde enfeksiyon riski taşıması, koku yapması gibi durumlar sünnetin gerekliliğini kaçınılmaz hale getirir.

    Doğumdan sonra yedi ile on gün arasında yapılan sünnete yenidoğan sünneti denir. Sünnet, bebeklere uygulanan en sık cerrahi işlemdir. Yenidoğan sünneti son zamanlarda çok popüler olan, özellikle sosyal ve kültürel yapısı yüksek ailelerin tercih ettiği bir işlem olmuştur.

    Yenidoğan sünnetinin yararları:

    Yenidoğan sünnetinin en önemli avantajı, çabuk iyileşiyor olmasıdır. Ayrıca dikişsiz olması, iyileşmeyi hızlandırdığı da tercih etme sebeplerinden biri olarak görülmektedir. Diğer bir sebep ise çocukluk döneminde yapılan sünnetin psikolojik sorunlara yol açabileceğinden, yenidoğan sünnetinin rağbet görmesini sağlamıştır. Bebekler bu dönemi farkına varmadan atlatmış oluyorlar.

    Yenidoğan ve süt döneminde sünnet olan bebeklerde, üriner sistem enfeksiyonlarına, sünnet olmamış bebeklere oranla çok daha az rastlanmış olması, yenidoğan sünnetini cazip hale getirmiştir.

    Yenidoğan sünneti nasıl yapılır?

    Yenidoğan sünneti lokal anestezi (bölgesel) uygulanarak yapılan bir işlemdir. Dikişsiz bir yöntem kullanılır. Ortalama 15-20 dakika sürer. Sünnet derisinin damar yapısı yeni geliştiği için sünnet sırasında kanamayı kontrol etmek kolaydır. Lohusa olan anne ve sünnet olan bebek, iyileşme süreçlerini kısa zamanda ne olduğunu anlamadan atlatmış olurlar.

    Bebekler sünnet sırasında ağrı duymaz inancı yanlıştır. Fakat çocukluk dönemi sünnetinden çok daha az ağrılı ve travmasızdır. Operasyondan otuz dakika önce penis çevresine uyuşturuculu bir krem sürüp, işlem sırasında da anestezi içerikli madde, küçük bir iğne ile lokal olarak penis çevresine enjekte edilir. Uyuşma sağlandığı zaman sünnet yapılır. Yenidoğan bebeğin göbeği düşene kadar sünnet sıkıntıları da bitmiş olur. Hatta birçok bebekte göbek düşmeden daha önce sünnet yarasının iyileştiği görülmüştür.

    Yenidoğan sünnetinde dikkat edilmesi gerekenler:

    • Kanamaya ve enfeksiyon riskine karşı dikkatli olunmalı,
    • Bebeğin bezini değiştirirken dışkı bulaşmamasına ve o bölgenin ılık sabunlu su ile hijyenin sağlanmasına özen gösterilmeli,
    • Sünnetin dört ya da beşinci gününde iltihabik akıntısı varsa, enfeksiyon olasılığı var demektir, derhal doktorunuzla iletişime geçmeniz gerekir.

    Yenidoğan sünneti, Enfeksiyon riski, Dikişsiz sünnet, Hızlı iyileşme, Psikolojik etkiler, Anestezik krem
  • Haziran 19, 2025

    Her anne baba çocuğu için herşeyin en iyisini istediği gibi, aynı zamanda da çok zeki olmasını ister.  Hatta hangi anne babaya sorsanız çocuğunun çok zeki olduğunu söyler.

    Zekâ gelişiminin anne karnında başladığını artık bilmeyen yok gibi. Daha anne karnındayken bebekle iletişimde olmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, düzenli sağlık kontrolünden geçmek zekâ gelişimi için son derce önemli faktörlerdir. Annenin huzurlu, sakin ve mutlu bir hamilelik geçirmesi, omega ve folik asit düzeyinin yeterli olması, bebeğin zekâ oluşumunda önemli etkenlerdendir. Hamilelik boyunca annenin elini karnına koyarak bebeğini okşar gibi yapıp, onunla sakin ve huzurlu bir ses tonuyla konuşması, mutluluk hormonu salgılaması, onun etkileşime geçmesini sağlayacaktır. Bebeğin tat alma, dokunma, işitme gibi duyularını anne karnındayken kazandığı bilinen bir durum olduğuna göre hamilelik dönemini özen göstererek geçirmek gerekiyor.

    Annenin sigara ve alkolden uzak durması, huzursuz ortamlardan kaçınması, hayatından stresi olabildiğince uzaklaştırması bebeğin hem beden hem de beyin gelişimi için son derece önemlidir.

    Alınan pahalı oyuncaklar, dinletilen müzikler, izletilen programlar çocuğun zekâ gelişiminde çok önemli diye bilinir. Yapılan araştırmalar bu faktörlerin çok gerilerde olduğunu, asıl gelişmeyi çocukla bire bir etkileşim içinde olmanın sağladığını göstermektedir. Beyinde nöronlar arasındaki bağlantıların artması yani sinapsların artışı zekâ gelişimine sebep olmaktadır. Bu bağlantıların artması ise beynin dışarıdan ne kadar uyaran aldığı ile doğrudan ilişkilidir. Dolayısıyla dışarıdan gelen uyaranların en etkilisi karşılıklı olan etkileşimdir. Anne babanın çocukla sık sık kaliteli zaman geçirmeleri, daha minicik bir bebekken sohbetler etmeleri, onun zeka gelişimine son derece pozitif katkılar sağlayacaktır.

    Zekâ gelişimi için anne sütünün önemi:

    Anne sütü, bebeğin bedensel gelişimi için ne kadar önemli ise, zeka gelişimi için de bir o kadar önemlidir. Bu fırsatı çok iyi kullanmak gerekir. Bebekle, emzirme sırasında kurulan göz teması ve sakin bir ses tonuyla konuşma, bebeğin annesine dokunması, beyindeki kan akımının ve sinapsların artmasında, inanılmaz etkileşim ve uyarıcı görevi yapar.

    Ayrıca doğduktan 3-4 ay sonra kitap okumak, küçük heceleri tekrar etmek (ce caaa ooo gibi) onu aynada kendisiyle tanıştırarak bir yüzü olduğu algısını vermek, minik yavrunuzun zekâsına çok olumlu katkılar sağlayacaktır.

    Zekâ gelişimi, Anne karnında gelişim, Anne-bebek etkileşimi, Erken çocukluk dönemi, Kitap okuma, Bebek zekâsı
  • Haziran 19, 2025

    Her anne baba hayattaki en değerli varlıkları olan çocuklarını, en iyi şekilde yetiştirmek ister. Bu yetiştirme eğitiminin içinde ödül ve takdirler olduğu gibi cezalar da vardır. Hayatın akışı içinde ve hemen hemen tüm alanlarda bilinçli ya da bilinçsiz uygulanan bu davranış, bir düzeltme yöntemidir.

    Çocuk eğitiminde cezanın doğru şekilde yorumlanarak uygulanması çok önemlidir. “Ceza” kelimesi olumsuz bir çağrışım yaptığı için doğru uygulanmadığı takdirde şiddet eğilimi uyandırabilir. Bu anlamda ebeveynlerin dikkatli ve tutarlı olmaları gerekir.

    Çocuklarda amaç, yapılan yanlış hareketi düzeltmek olsa da ceza maalesef ki gerek anne babalar gerekse öğretmenler tarafından çok da başarılı uygulanamamıştır. Cezanın yanlış uygulanmasında, birçok olumsuz etkinin görülmesi kaçınılmazdır.

    Ceza, istenmeyen ve hatalı görülen davranışlardan uzaklaştırma yöntemi olarak kullanılsa da çocuğa yeni bir davranış şekli katmaz, sadece hatalı davranışı bastırabilir.

    İstenilen hedefe ulaşmak için bazı uygulamaları dikkat etmek gerekir. Cezanın da ilkeleri vardır, başarıya ulaşılması için, yaptırım gücü olması için istikrar ve tutarlılık şarttır. Herhangi bir hatalı davranışı karşısında verilen ceza, hatanın tekrarında yine verilmelidir. Birinde verip diğerinde vermemek, onu hatadan uzaklaştırmadığı gibi kafa karışıklığına sebep olacaktır. Davranışının her zaman aynı tepkiyle karşılanmaması, cezanın anlamını kaybetmesine ve cezaya karşı duyarsızlaşmaya yönlendirir.

    Mesela odasını toplamadığı zaman parka gidememe cezası, bazen uygulanır bazen uygulanmazsa etkisi ve öğreticiliğini yitirir. Hatta yapılan bu tutarsızlık, onu şımarıklığa, ağlama nöbetlerine varana kadar olmaması gereken davranışlara sürükler. Onun açısından ‘’şu hareketi yaptım arkasından ceza gelecek’’ diye düşünebilmesi, cezanın amacına ulaştığını gösterir.

    Ceza ile ilgili çocuğun kafasında sınırların belli olması gerekir. Ucu açık, sözde cezaymış gibi görülen uygulamalardan kaçınmak gerekir. Örneğin sen yemeğini yemezsen ben de kendiminkini yemeyeceğim, aç kalacağım demek sınırları belli olmayan, ona öğretici, davranışlarını düzeltici bir etki yapmaz. Niçin cezalandırıldığını, kendisinden ne istendiğini anlaması gerekir. Geniş kavramlar sınırların belirlenmesini önlediği için cezanın çocuk tarafından anlaşılmasında kargaşa yaratır.

    Çocuğa verilen cezaların duygusal çöküntüye yol açmasına izin vermemek gerekir. Onun için cezanın şiddetini iyi ayarlamak önemlidir. Onu çaresizliğe, ümitsizliğe düşürmeden, kırıp incitmeden ve abartmadan ceza vermelidir. Cezayı, disiplinin bir parçası olarak görmek ve şiddetini abartmak çocuğa fayda yerine zarar verecektir.

    Çocuk eğitimi, Ebeveyn tutumu, Davranış kontrolü, Bilinçli ebeveynlik, Davranış şekillendirme, Cezanın amacı
  • Haziran 19, 2025

    İnsanın sporla iç içe olması, düzenli spor yapma alışkanlığı kazanması için çocuk yaşlarda spor kültürünü kazanması gerekir. Çocuklukta spor yapma alışkanlığı kazanan kişinin sporu, hayatına dahil etmesi ve yaşam biçimi haline getirmesi daha kolaydır. Bunun için ailenin çocuğunu spora yönlendirmesi, bizzat kendilerinin de spor yapıyor olması ya da spor kültürlerinin olmasıyla zemin kazanır.

    Çocuklar sporu eğlenceli bir aktivite olarak görürler. Anne babayla birlikte yapılan sporların eğlenceli halde yapılması çocuğu spora yönlendirecektir.

    Spor bireysel ya da takım halinde yapılan bir eylem olduğuna göre, çocuğun hangisini yapması konusunu yönlendirirken, onun isteği, yeteneği ve ilgisi ön planda tutlmalıdır. Onu istemediği veya ilgi duymadığı sporu yapmaya zorlamak tam aksi tepki vermesine neden olur.

    Çocukların spor seçimi yapmasında bulunduğu dönem etkilidir ve yaşı ilerledikçe tercihi değişebilir. İki yaşında yaptığı spor egzersizden ileri gidemezken, dört yaşından sonra yeteneği ve ilgisi yavaş yavaş şekillenmeye başlar. Yedi yaşından sonra ise takım ile yapılan spor ya da bireysel olarak yapılan sporu mu tercih edeceği belli olmaya başlar.

    Spor çocukların bedensel ve ruhsal gelişimlerini doğrudan etkiler. Gelişmekte olan kaslarının, güçlü olmasına, kemik yapısında kemik özgül ağırlığının ve bağ dokularının esnekliğinin artmasına bunun da dışarıdan gelebilecek darbelere karşı dirençli olmasına katkısı son derece büyüktür. Düzenli yapılan spor, bedenin fiziksel uygunluğunu ve dayanma gücünü ve buna bağlı olarak iç organların işlevlerini geliştirir.

    Spor yapan çocukların, ileride olası kalp damar, diyabet ve solunum yolları hastalıklarına yakalanma olasılığı azalır. Fizksel olarak bedeni, değişen koşullara daha çabuk adepte olur.

    Spor yapmak çocuğun kişilik gelişimi içinde son derece olumlu etki yapan bir faktördür. Ruh sağlığının ve hayattan keyif almasının anahtarlarından biridir spor.

    Çocuklar hangi yaşta hangi sporları yapabilir?:

    2-3 Yaş arasında: Dans, koşu,yürüyüş.

    4-6 Yaş arasında: Yüzme, dans etme, jimnastik,ip atlama,üç tekerlekli bisiklete binme.

    7-10 Yaş arasında: Futbol, voleybol, yüzme, hentbol, bisiklet, tenis,jimnastik, basketbol.

    10 Yaş ve sonrası: Daha önceki yaşlarda başladığı sporları daha disiplinli halde yaparak organize olur. Bu yaştan sonra güreş, kürek çekme, tekvando ve karate de yapabilir.

    Sağlıklı ve mutlu yıllara!

    Spor, Spor alışkanlığı, Spor kültürü, Bireysel spor, Yaşa uygun spor, Kişilik gelişimi, Yaşa göre spor önerileri
  • Haziran 19, 2025

    Anne babanın çocuk yetiştirmede her konuda olduğu gibi cinsellik konusunda da yalın, net, anlayabilecekleri kadar sade ve basit bir anlatımı çok önemlidir.

    Aslında cinsellik konusunu hangi yaşta ve kimin vermesi konusunda, evde hep bir öteleme ve ‘’sen söyle’’ durumları vardır. Her ebeveyn çocuk yetiştirmekte kendi anne babasından farklı olacağını söylese de onların yaptıklarını, onların söylediklerini kendisi de yapar farkında olmadan.

    Çocuk konuşmaya başlayıp çevresi, kendisi konusunda meraklanmaya başladığında nasıl dünyaya geldiğini soracaktır. Eften püften geçiştirmelik cevaplar ne onu tatmin eder, ne de onu doğruya yönlendirir. Bilgi kaynağının siz olması, ileride onun yanlışa düşmesini önler. Bilgi ve iletişim çağında olduğumuzu unutmadan büyüklerimizin hep hasır altı ettiği gibi yapmadan, cinsellik konusunu yaşamın doğal bir parçası olduğu gerçeğiyle anlatmak gerekir.

    Cinsel kimlik çocukluk döneminde başlar ve cinselliğin en önemli bölümüdür. Çocuğa verilecek cinsel eğitimde, bedensel temasın getirdiği haz duygusu, cinselliğin manevi ve sosyal yanı, çevre ilişkisi, cinsel roller, toplumun kadınlık ve erkekliğe bakışı ele alınarak anlatılmalıdır.

    Çocuklara cinselliğin sadece bedensel olmadığı, cinelliğin sevgiyi de kapsadığı uygun bir dille anlatılmalıdır. Cinselliği sorumluluk, sevgi ve yakınlık bağlamında öğrenen çocuk bu anlamda sağlıklı gelişecek, ilerideki deneyimleri için sağlam temeller atmış olacaktır. Cinsellik için doğru zamanlama yapma olgusu kazanacak ve doğru seçimler yapabilecektir.

    Çocuklara nasıl anlatmalı?

    Çocuklarla cinsellik konusunu konuşmayı engelleyen iki türlü neden bulunmaktadır. Birincisi; neyi ne kadar bildiğini bilemeyen anne baba profilidir. İkincisi ise gerçekten birşey bilmeyen ve bilmediği şeyi nasıl anlatacak ebeveyn grubudur.

    Bilgisiz olmak, önce çocuğun sonra aile ve toplumun ruh sağlığını bozuk olmasına sebep olur. Günümüzde, iletişimin ve bilgiye ulaşımın çok kolay olmasından yola çıkarak ailelerin önce kendilerini sonra çocuklarını eğitebilmeleri için yardım almaları gerektiğinin farkına varmaları, sorunun çözümüne katkı sağlar. Bu konuda eğitim kurumlarındaki ebeveynler için verilen devlet destekli eğitimlere katılabilir, zaman zaman uzman ve devlet işbirliğince düzenlenen konferanslardan doğru bilgilere ulaşabilir ve çocuklarınıza aktarabilirsiniz.

    “Ben söyleyemiyorum, uzman birine götüreyim o anlatsın” dediğinizde de sorun tam olarak çözülmez. Uzmanla işbirliği içinde olup sizin anlatmanız daha doğru bir harekettir. Çünkü hiçbir uzman çocuğunuzla sizin kadar vakit geçirmemiştir ve geçiremez. Uzman kişinin yönlendirmesiyle cinsellik eğitimini sizin vermeniz en doğrusu olandır.

    Sağlıklı yarınlara….

    Cinsel eğitim, Cinsel kimlik, Sağlıklı gelişim, Doğru bilgi, Uzman desteği
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR
Çerez Kullanımı